Manşet Üstü

UFUK KEKÜL DAYIMOĞLU’NU YAZDI

ŞİİRLE YOL KESEN EŞKİYA…

Asıl adı Bahtiyar Öztürk’tÜ. Ama hep Dayımoğlu olarak bilindi.

1925 yılında Giresun’da doğdu. Kısa gitmeleri saymazsak hep Giresun’da yaşadı. 

İlk şiiri, 1938 yılında kendi deyimiyle ‘Devrimci Atatatürk’ün öldüğü yıl ‘Atam’ ismiyle yayımlanandı. Daha sonra Varlık Dergisi başta olmak üzere çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan şiirleriyle edebiyat dünyasında yer edindi. 
Dayımoğlu,  dönemin önemli isimlerinden; Aziz Nesin, Mihri Belli, Yaşar Kemal, Abbas Sayar, Naim Tirali, Ahmet Kaçar, Necati Cumalı, Behice Boran, Samim Kocagöz, Ali Avni Öneş gibi isimlerle dostluk kurdu. Tek kitabı ‘İstasyon’ aynı yıllarda yayımlandı. Ancak Kendisini hep ‘kitapsız şair’ olarak tanımladı.

Zaten İstasyon kitabı kendisinde bile yoktu.

 

DAYIMOĞLU2

O, yaşamıyla da şairdi. Şiirlerni yaşadı. Küçük işler dışında hep şairlik etti. Malda mülkte gözü olmadı. Oldukça varlıklı olan babasının servetini, işini-gücünü elinin tersiyle itti. ‘Emekçi olacam’ dedi, gitti madenlerde çalıştı ‘Kara elmas arayan emekçi’ oldu. O yıllarda sınıf mücadelesini kavrayarak sendikacı oldu.

 

Bohem bir yaşamı seçti. Çağdaşları Can Akengin, Orhan Veli, en çok da Can Yücel gibi yazdı ve yaşadı. Nazım Hikmet gibi hayatı ve insanları sevdi.

Çok sevdiği şarap kokusu ve dudaklarından düşürmediği küllü sigarasıyla akıllarda yer etti. Arka cebinde buruş_kırış duran küçük defterine yolda, kahvede, parkta, bahçede yazdığı sayısız şiirlerini dostlarıyla tanıdıklarıyla ayaküstü sohbetlerde paylaştı.

Bu şiirlerinden çoğunda ilham kaynağı her akşam çiçek armağan ettiği ve elini bırakmadan caddelerde yürüdüğü 63 yıllık eşi Emine Hanım oldu. 

Şiirlerinin başında ve sonunda mutlaka ‘Eminem’ dedi.

 

O’nun oğulları okul arkadaşım Tonguç, herkesin tanıdığı iyiliksever Ertuğrul Abi bir yana, Bahtiyar Dayımoğlu’nu çocukluğumdan beri ‘bu kentin şairi’ olarak tanıdım.  

Ama 1990’lı yıllarda edebiyat ve şiir bizi yaklaştırdı. Aramızdaki yaş farkına rağmen benim dostumdu, arkadaşımdı abimdi. Şiirlerimi gösterdiğim akıl ve fikir aldığım insandı.
Çıkardığımız Isırgan ve Çınar dergilerine destek oldu, yanımızda heyecanla durdu.  Oynadığım yönettiğim oyunları hep izledi, çiçeğini takdim etti

Şiirle yolumu keserdi.’Şiirle yol kesen eşkıyasın’ derdim. En yeni ve sıcak şiirlerini Debboy’da kolumu tutup, gözlerini kısarak ağır ağır okurdu.

Ben de ona fotoğraf çekerdim, karşılık olarak. Son fotoğraf Eminesiyle idi.

Özellikle 1 yıldır hasta yatarken gidip görmedim. Aklımda bu fotoğraftaki gibi kalsın diye…

 

Bahtiyar Dayımoğlu, yazdığı şiirlerini Garip, İkinci Yeni ve Toplumcu Gerçekçi şiir akımlarının arasına oturtarak kendine özgü bir tarz geliştirdi. Edebiyat tarihçileri mutlaka gelecekte Dayımoğlu şiiri diye bir tarzı fark edeceklerdir 

DAYIMOĞLU1

Ama bundan önce O’na vefa borcumuzu ödemeliyiz. Bu kentten birileri çıkıp şiirlerini  o küçük defterlerinden kurtararak kitaplaştırmalı,  

Dayımoğlu kitaplı bir şair olmalı.

 

Giresun, önemli bir değerini, Atatürkçü, laik, çağdaş, demokrat, yurtsever bir aydınını, bir Cumhuriyet çınarını kaybetti.

Başımız sağolsun, ruhu şadolsun, ışıklar içinde uyusun. 

 

 

 

 

 

 

 

DAYIMOĞLU’DAN BİR KAÇ ŞİİR

 

KENDİNE İYİ BAK 

Yolda izde

Karşılaştığımda tanıdık birileri ile

Hepsinin söylediği iyi bak kendine

Söylemiyor biri olsun
Paraya tapılan bir ülkede
Nasıl iyi bakabilir kendine
Paraya secde etmeyen bir kimse

               * * *

MAVİ İLE YEŞİL

Fındık bahçeleri yeşil yeşil

Yamaçlardan aşağı

Dere boylarına aşağı

İner gelir

Meyva ağaçlarının altlarında

Kızılağaçların altlarında

Girer Karadenizin koynuna

Kucaklarlaşır birbiri ile

Öpüşür sevişir

Mavi / yeşil

Giresun kıyılarında koyun koyuna

 *   *    *

KİMLİK

Toprak ağası

Bir dedenin

Yarıcılardan yana torunu

Fındık tüccarı

Banka bir babanın

İşçi olan oğlu

Bu benim Giresunda

Yüreği sevgiyle dolu

Bahtiyar Dayımoğlu

CAN AĞACI

Bir ağacım

Odunluk ağacı değil de

Bir can ağacıyım

Yılın on iki ayı dallarında

Sevgi tomurcuklayıp can can

Sevgi çiçekleri açan

Bir ağacım

Odunluk ağaç değil de

Bir can ağacıyım Giresun’da

 

GÜZEL GÜNLERE

Dost dost güzel günlere

Döşedim donattım

Işıttım sevgi ile

Canların semah dönmesine

Cemevi açtı yüreğimi

Gençlerin ışığa gelmesine

                                    Halkevi açtım yüreğimi

*  *  *

DARGIN

Paranın bana

Uzak durması

Buluştuğumuz vakti

Pantolonumun cebimden

Koynuma alıp onu

Karımı sevdiğim gibi

Sevmediğimden

Daha doğrusu

Sevemediğimden

*  *      *

YAŞAMADAYIM

Bana çok içiyorsun Dayımoğlu

Bu içki öldürecek seni

İçme daha diyenlerin

Çoğu öldü

Bense yaşamadayım halả

Bir yanımda karım

Bir yanımda rakım

İkisinin arasında

85 yaşıma girdim

* * *

VASİYET
Ölürüm
Çokluk olur
Şehir gömütlüğü
Kalabalığa karışır yiterim
Ziyaretçilerim bulamaz sonra
Buralarda bırakmayın beni
Alın köyüme götürün Kuşkayaya        
Bir kiraz ağacının altına
Bir elma ağacının altına
Gömün orada
Çıplak ayak izlerimin bulunduğu topraklara
Gözüm gibi sevdiği topraklara
Yanımda yer ayırın hanımıma da

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir