Aha şuraya yazıyorum; Başbakan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildiğinde AKP’de parti içi darbe yapılacak.
Ama hemen değil: Başbakan o makama hele bir çıksın, zaman içinde yaşanacak olanlara o da inanamayacak…
Cumhurbaşkanı Gül ile AKP’nin ağır topları Bülent Arınç, Ali Babacan, Mehmet Şimşek ve de Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e dikkat!
Erdoğan Çankaya’ya çıktığında neler olacaaak, neler!
Hele de Bülent Arınç’tan gözünüzü ayırmayın.
Bakmayın Arınç’ın Başbakan konuşurken duygulanıp hüngür hüngür ağladığına… Siz, üç dönem kuralına takılan Arınç’ın, “ben hem ağlar hem giderim” diyeceğini mi düşünüyorsunuz? Başbakan’ın konuşmalarını, “öğle demek istemedi, böyle demek istedi” şeklinde düzeltmekten gına gelen Arınç’ın, “ Evet ben tam da öyle demek istedim” diyen Başbakan’dan yediği fırçalar iki tıra sığmaz.
Siz, Arınç’ın bunları unuttuğunu mu sanıyorsunuz?
Gelelim, kimilerince ‘Çankaya’nın noteri yakıştırması yapılan Abdullah Gül’e…Daha birkaç ay önce, ‘Cumhurbaşkanlığı göreviniz bitince siyasete dönecek misiniz?’ şeklindeki sorulara, “ Siyasi planım yok” yanıtı veren Gül şimdi ne diyor; “ Ben AK Parti’nin kurucusuyum. Milletim, partim ne derse o olacak. Millete hizmete devam edeceğim.”
Sayın okurlar, işte zurnanın zırt dediği yer tam da burasıdır. Göreceksiniz ki Gül ile Arınç el ele verip diğer üç dönemcilerle birlikte AKP’yi ele geçirecekler.
Şu da unutulmasın; partideki sessiz çoğunluk, başbakan bir an önce Çankaya’ya çıksa da kurtulsak diye pusuda bekliyor.
Demek ki neymiş; hesap Abdullah Gül’ü AKP’nin başına getirerek partiyi Erdoğan’ın tek adamlığından kurtarmaktır. Bilmem abartıyor muyum?
Bu arada benim bu iddialarımda, elimi güçlendiren bir açıklamayı da hatırlatmak isterim!
“ Gel denirse, Gül geri çevirmez.” Kim demişti bunu? AKP’nin ağır abisi Bülent Arınç. Şimdi Arınç’ın bu çarpıcı ifadelerine bir bakalım: “ Sn Başbakanımız seçilince, Başbakanlığı bitecek. O süreçte geçici başbakan seçilecek. Ekim ayı içinde de Genel Başkan seçilir. Ondan sonraki süreç 2015’e kadar partimizin ve hükümetin götürülmesidir.” Arınç’ın sözleri bu kadarla da sınırlı değil! Asıl bomba hemen şimdi: “ Ekim’deki kongrede parti, teşkilat isterse, istişareler Abdullah Gül derse, elbet de Gül bu talebi geri çevirmez. Genel Başkanlığa aday olur.
Durun daha bitmedi… TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut, olacakları görmüş gibi, Başbakan’ın seçilmesi durumda Gül’ün Genel Başkanlığa gelebileceğini söyledi. Yakut,” Sn Gül’ün kendi takdiridir. Yapılacak olan olağanüstü kongrede aday olursa öyle zannediyorum ki Genel Başkan olur.” dedi.
Breh…breh…breh… Şimdi anladınız mı Başbakan Çankaya’ya çıktığında neden AKP’de darbe olacak iddiasında bulunduğumu. Burada muhtemelen olacakları bir kez daha özetliyorum: Ekim’deki genel kurulda parti tüzüğünde yer alan ‘ üç dönem vekillik yapan bir dönem ara verir’ kuralı kaldırılır. Gül Genel Başkan, Arınç başbakan olur. 2015 genel seçimlerinde de Abdullah Gül milletvekili seçilerek Başbakan olur. Arınç ikinci adam olarak yoluna devam eder. Üç dönem şartından kurtulanların hemen hepsi de bakan olur.
Uzun lafın kısası kim ne söylerse söylesin, görünen o ki; ‘Başbakanımız Tayyip Erdoğan başımızdan eksik olmasın’ diyenlerle, ‘gitse de kurtulsak’ diyenlerin oylarıyla o makama çıkacak.
Açıkçası ben CHP lideri Kılıçdaroğlu ile MHP lideri Bahçeli’den de kuşkulanmaya başladım. Onlar da sanki “Başbakan yukarıya çıksa da kurtulsak” diye uğraşıyorlar.
Şu slogana bakın ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız!
“ Ekmek için Ekmeleddin.”
Yahu yoldan geçen 10 kişiye, “Şu sloganımızı nasıl buldunuz?” diye sorsalar en az 8’i, “ Böyle slogan olmaz.” der.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra bu sloganı benimseyenlerin işi de çok zor. Bakalım CHP ve MHP’de seçim sonrası neler yaşanacak? Valla Bahçeli’yi bilmem ama Kılıçdaroğlu’nu yerler gibi geliyor bana…
Bu arada çatı adayı İhsanoğlu ile ilgili birkaç kelam ederek yazımı bitireyim. İhsanoğlu, “ Tayyip Erdoğan ile mükemmel bir dostluğu olduğunu söylüyor.” Erdoğan da İhsanoğlu’nun memleketi Yozgat’da şöyle konuşuyor: “ Babasını CHP sürdü Mısır’a. Sürdüğü için orada kendisi de doğdu. Dışarıdan aday ithal ettiler. Hiç kimse Yozgat’ı, Yozgatlıyı kandırmasın. Burası yiğidin harman olduğu Bozok Yaylasıdır. ‘Bozok yaylasının yiğidi’ demekle olmuyor. Acaba Bozok yaylasının yolunu biliyor musun, kaç kere geldin?”
Gördünüz mü İhsanoğlu’nun “dostundan” aldığı cevabı? Üstelik de kendi memleketi Yozgat’da. Hele süreç biraz daha ilerlesin, İhsanoğlu hem “dostunu” daha iyi tanıyacak. Hem de kiminle dans ettiğini öğrenecek.