Yere göğe sığmaz bir acı içindeyiz. Uykusuz geçti gecemiz.
18 işçimiz yerin 375 metre altında, 50 metre yüksekliğinde, 15 bin metreküp suyun içinde…
“Çıkmamış candan umut kesilmez” diyoruz, bekliyoruz saatlerdir. ‘Belki’ diye başlayan umutlar üretiyoruz, yaşayacakları üzerinden senaryolar yapıyor, böylece gerçeği ertelemek istiyoruz.
Oysa biliyoruz ki; hiçbir ilahi gücün kudreti yetmez oradaki gömülü yaşamları geri getirecek bir mucizeye…
Ocak 97, Şubat 82,Mart 122, Nisan 121, Mayıs 417, Haziran 146,Temmuz 127…
Sadece 2014 yılının ilk sekiz ayında en az 1270 emekçi adına iş kazası denilen ihmal cinayetlerinde hayatlarını kaybettiler.
En çok ölüm de madenlerde…
Çünkü bu alanda akıl, bilim ve teknolojiyi, güvenliği, denetimi, jeoloji mühendisliğini,ehliyeti, reddeden bir anlayış devlet eliyle hakim kılınmıştır.
Kapitalizmin en vahşi halini, insan ve doğa yaşamını hiçe sayan göz doymaz saldırganlığı, talan ve yağmayı maden ocaklarında görmek mümkündür. Eline kazma-kürek alan, başına kask takan herkes bu ülkenin doğal kaynaklarını ranta çevirmede sınırsız bir 'hür teşebbüse' sahiptirler.
Daha dün Soma’da 301 madencisini kaybetti bu ülke.
Bugün Karaman, yarın bir başka maden ocağı.
Sürüp gidecek, hiç bitmeyecek bu dramatik hikaye…
Daha çok yanacağız.
Daha çok gözlerimizi ayırmadan, o karanlık kör dipsiz kuyuya benzer ocakların girişine bakarak bekleyeceğiz.
Ocaklar daha çok ocak söndürecek, canlar alacak.
Çünkü siyasal iktidarın varlığını sürdürmesi için bu ülkenin yoksul emekçileri, ayni ve nakdi yardımlarla yaşayan yoksulları ısıtmak için hiç durmadan kömür çıkarmak zorundadırlar. Yöneten ve yönetilen arasındaki menfaat ilişkisini oluşturan kömürün sıcaklığıdır.
Kömür oydur.
İşte yine çıktılar…
Yine adlarına ‘Bakan’ denilen koca koca adamlar sanki kendilerinin hiç kusuru yokmuş gibi ekranlarda boy gösteriyorlar.
Suratlarına üzüntü mimikleri takarak, seslerine uhrevi bir ton yükleyerek cesetlere ulaşma çalışmalarında ne kadar başarılı olduklarını anlatıyorlar.
Utanmadan, sıkılmadan, pişkinlik içinde… Suçlarını örtbas etme çabası içindeler.
“Allahtan geldi”, “takdiri ilahi”, “kader, alın yazısı, ecel”, “vadeleri doldu” anlamına gelecek laflar ediyorlar.
“Madencinin ölümü işin fıtratında var” da demişlerdi.
Cumhuriyet bir de o maden ocağında yıkıldı. Üstelik de 91.yılında, bayramını kutlarken.
Yazık, çok yazık.
Daha kaç kez geleceğiz sözün bittiği yere?..