Başbakan Erdoğan ve Genel Kurmay Başkanı Başbuğ, sınırdaki mevzide neden çöktü’..
Günlerdir bu soru ekseninde bir tartışmadır gidiyor.
Neymiş efendim; güvenlik içinmiş, ya onlara karşı bir saldırı olursa halimiz nice olurmuş, mevzide çökülürmüş usuldenmiş, bilgi alınırken böyle durulurmuş, Ve daha pek çok o duruşu haklı çıkarmaya çalışan görüşler.
Oysa bunların hepsi laf-ü Güzaf‘
Gerçek olan şudur: Onlar canlarını korumak ve ölmemek için diz çökmüşlerdir.
Terör, Türkiye’nin en önemli makamındaki bu ikiliye sınırımızda diz çöktürmüştür.
Durum işte bu kadar vahimdir.
Terörist ne kadar övünse azdır, bizler ne kadar utansak azdır.
Onlar oraya çökerek veya sürünerek gelmediler, oradan da çökererek, sürünerek gitmediler.
Korku biz yönetilenlere özgü bir duygudur. Yönetenler korksa bile bunu yurttaşlarına göstermemelidirler.
Her ne olursa olsun öyle siner gibi, siğer gibi çökmeyeceklerdi.
Kaldı ki terör ve terörist ülkenin her yanında eylem yapıyor.
Kentlerimizden kan sızıyor.
Başbakan ve Genel Kurmay Başkanının çöktükleri sınırda 8 askerimiz çarpışarak ayakta öldüler, dimdik.
Yakınları tabutların yanında dimdik durdular.
Birkaç gün sonra İstanbul’un göbeğinde otobüsü patlattılar:5 şehit’
Asker kızı 17 yaşındaki Buse’nin babası ve minik kızkardeşi selam durdu dimdik, Kardelen Elif, eşinin tabutu geçerken 4 yaşındaki kızıyla selam durdu dimdik.
Hiçbiri kalleşleri sevindirmemek için ağlamadılar, ama biz ağladık’
Başbakan ‘Atatürk de öyle yaptı’ dedi.
Gerçi Atatürk mevzide çökse bile yadırgamam. Çünkü yaşamalıydı; kurtarılacak ve kurtuluşa adanmış başkalarını kurtaracak bir hayat taşıyordu.
Her neyse’
Zaten biliyordum ama bir kez daha araştırdım; yok’
Kafkas, Sina, Trablusgarp, Yemen-Hicaz, Suriye, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’
Yok, bir tane bile yok.
Bütün cephelerdeki fotoğraflarında dimdik. O masmavi gözleriyle mevziden menzile bakıyor, ovalara, dağlara bozkırlara bakıyor.
Hele Çanakkakale, hele de Kurtuluş Savaşı…
Üstelik düşman şimdiki gibi tek değil, yedi düvel.
Karadan, havadan, denizden, tanklarıyla, toplarıyla, en gelişmiş teknolojisiyle gelmişler; toprak yok, bayrak inmiş, ezan susmuş, ordu esir alınmış
Ama Atatürk dimdik. İnançlı adam çünkü.
Nitekim inandı, yendi ve kazandı.
Geldik bugüne…
Bu nasıl ülke’
Terörist sınırdan bazen davul zurna bayram ederek, bazen de tam techizat geçiyor; sınırın sorumluları ise çökerek geçiyor.
Yoksa yenildik mi’
28 Haziran 2010