Giresun’un Espiye ve Güce ilçelerinde yapılmakta olan Çay Regülatörü ve HES projesi için 30 dönümlük arazisi 47 ayrı parselle birlikte Bakanlar Kurulu Kararı ile "acele kamulaştırma" kapsamına alınan emekli yurttaş İbrahim Feyzi Ustaoğlu, avukatsız hazırladığı dilekçeyle Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı aleyhinde açtığı davayı kazandı. Hukuksuzluğa tahammülü olmadığını söyleyen Ustaoğlu’nun açtığı davayı gören Danıştay 6 Dairesi, Temmuz 2014’te Bakanlar Kurulu’nca alınan "acele kamulaştırma" kararında davacı taşınmazları yönünden hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle önce yürütmeyi durdurma kararı verdi, ardından da iptal etti.
DANIŞTAY ACELE KAMULAŞTIRMAYI HUKUKA AYKIRI BULDU.
Acele Kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nda, "aceleliği" gerektiren hiçbir unsurun yer almadığı gibi davalı idarelerin savunmalarında da gerekçe raporundaki genel ifadeler dışında projeye ilişkin somut bir nedenin bulunmadığına dikkat çekilen Danıştay’ın iptal kararında, “davacıya ait taşınmazlar için de acele kamulaştırılması yoluna başvurulduğu görülmektedir. Bu durumda Çay Regülatörü ve HES üretim tesisi yapımı kapsamında kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazların kamulaştırma işlemlerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi kapsamında acele kamulaştırma yönteminin uygulanmasını gerektiren şartlar gerçekleşmediğinden dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının davacı taşınmazına ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir” ifadelerine yer verildi.
DAVALI İDARELERİN ‘KAMU YARARI ‘GEREKÇELERİ YETERSİZ
Ancak davalı idareler, Danıştay 6. Dairesi’nin verdiği ders niteliğindeki kararı temyize götürerek itirazda bulundular. Davalı idareler, Danıştay’a yaptıkları itirazda, enerji sıkıntısını gerekçe göstererek, bu tür yatırımların mümkün olduğu kadar hızlı tamamlanmasında kamu yararı olduğunu, dava konusu olan taşınmazlarla ilgili işlemlerin acele kamulaştırma kapsamında yapılması durumunda 2 yıl daha erken tamamlanabileceğini savundular. Ancak Danıştay davalı idarelerin bu gerekçelerini yeterli bulmadı.
USTAOĞLU’NUN HUKUK MÜCADELESİ BAŞBAKANLIĞI MAHKÛM ETTİRDİ
Türkiye’nin dört bir yanında benzeri projeler için alınan acele kamulaştırma kararları, ancak ülke savunmasında ya da savaş koşullarında uygulanan bir yetki olduğu için tartışma konusu haline gelirken, kamu gücünü kullanarak yurttaşların mülkiyet hakkına özel şirketler lehine el konulması da kamu vicdanında onarılması güç yaralar açıyor. Bu koşullarda davalı idarelerin Giresunlu yurttaşın özel mülkünü korumak için, üstelik de avukatsız açtığı dava karşısındaki itirazlarını değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 6. Dairesi’nin iptal kararını onadı. Kurulun oy çokluğu ile aldığı kararda, davalı idarelerin temyiz gerekçelerinin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığına hükmetti. Böylece Giresunlu emekli yurttaş İbrahim Feyzi Ustaoğlu’nun iki yıldır tek başına sürdürdüğü hukuk mücadelesi kesin bir zaferle sonuçlanmış oldu.
USTAOĞLU: ‘ACELE KAMUAŞTIRMA ANCAK YAĞMA İLE AÇIKLANABİLİR’
Kararın yüksek yargı tarafından da onanmasının ardından konuyla ilgili konuşan davayı açan yurttaş İbrahim Feyzi Ustaoğlu, hukukun üstünlüğünün tecelli ettiğinin altını çizerek, şunları söyledi: “isteyen firmanın Bakanlar Kurulu aracılığı ile sahibini haberdar etmeden malını mülkünü kullanma hakkını elde etmesinin hangi evrensel hukuk ilkesiyle açıklanabileceğini hukukçulara bırakıyorum. Kişisel olarak acele kamulaştırma uygulamasının mülk güvenliğini ortadan kaldıran, güçsüzlerin malını mülkünü sorgusuz sualsiz firmaların kullanımına geçiren bir uygulama olduğunu tecrübe ettim. Bu, hukukla değil ancak yağma ile açıklanabilecek bir uygulamadır.
‘SAHİBİNİN TOPRAĞA BAĞLILIĞI SORGULANMADAN ELİNDEN ALINIYOR’
Sahiplerinin söz konusu toprak parçalarına bağlılığını sorgulamadan, manevi yanları düşünülmeden sorgusuz sualsiz metrekaresine 3-5 TL değer biçerek mülkünün elinden alınmasının başka türlü izahı olamaz. Savaş gibi olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere düzenlenmiş bir hükmün, Bakanlar Kurulu’nca alınan kararla, üstelik dileyen firmanın başvurusuyla yurttaşlar aleyhinde kullanılması, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali anlamına gelmektedir. Bütün bu hukuksuz işlemlere Türk milleti adına karar veren mahkemelerce dur denilmiştir.”
DAVALI İDARELERE EMEKLİ YURTTAŞTAN HUKUK DERSİ
Başbakanlık, Maliye ve Enerji Piyasasını Düzenleme Kurumu (EPDK) aleyhinde kendi hazırladığı dilekçeyle açtığı davayı kazanan yurttaş Ustaoğlu, davalı idarelerin mahkemeye sundukları temyiz taleplerine de yine kendisinin yanıt vermesi dikkati çekti. Davalı idarelerin Danıştay’ın altığı iptal kararının bozulmasına yönelik taleplerine verdiği yanıtta, bir dere üzerine 3-4 tane baraj kurulmasında kamu yararı bulunmadığının altını çizen Ustaoğlu, “düşünün 40 kilometrelik bir dere üzerinde 3-4 tane baraj var. Bu yaptıkları da sonuncusu. Denize yaklaşık 12 kilometre mesafede bulunan bu baraj, Espiye, Güce ve Tirebolu sınırlarında kalıyor. Bundan önceki barajdaki kapakların bozulduğunu düşünürsek Allah göstermesin binlerce kişi denize sürüklenir, acı değil mi?
‘BARAJLAR YÜZÜNDEN DON OLDU, ON BİNLERCE İNSAN GÖÇ ETTİ’
Öte yandan bu bölgede 2014 Mart’ında don meydana gelmiştir. Bunun nedeni bana kalırsa bu barajlardır. Bölgemizin geçim kaynağı olan fındık ve meyveler dallarında donarak yok olmuştur. Bu yüzden mağdur olan on binlerce insan İstanbul ve Bursa gibi büyük kentlere iş bulabilmek umuduyla göç etmek zorunda kalmıştır. Bütün bu zararları görmezden gelemeyiz. Hal böyle olunca davalı idarenin temyiz talebinin reddi gerekir” ifadelerine yer verdi.