GiresunManşet Üstü

ÇGD İL TEMSİLCİSİ SALİHA YAYLA YAZDI

 

 

7 Haziran’da mola verdim yazmaya ve TV programı yapmaya da…

 25 yıl gazetede yazmış, 11 yıl haftalık programda konuşmuştum televizyonda.

Artık bir mola gerekiyordu bana.

 

7 Haziran’da oluştu yeni Meclis. Ama sonuç uymayınca, birilerine tekrarlandı 1 Aralık’ta.

AKP yeniden 14’cü yılında, iki aydır iktidarda tek başına.

 

2015’e elveda diyoruz sekiz gün sonra.

Bir durum değerlendirmesi yapmak gerekse; seçimlerle geçti bu yıl da.

Bir yılda iki genel seçim olursa, o yılın seçime endeksli olduğu açık ortada.

Öyle de oldu, topyekûn yorduk kafayı sandıkla…

 

Geldik bugüne.

 

Ülkemizin bir coğrafyası kan ağlıyor. Her gün çatışma, ölüm haberleri geliyor.

Bitmiyor, sonu gelmiyor acı ve gözyaşının…

Savaş nidaları, barış çığlıklarının önünü kesiyor… Yaşlı genç, çoluk çocuk, kadın erkek, hamile İnsanlar ölüyor, öldürülüyor. Bir “hendek savaşı”dır ki sürüyor bugünlerde…

 

Aklım erdiğinden bu yana bu güzel ülkemizde acılar bitmediği gibi, daha da artarak devam ediyor. Antidemokratik uygulamalara ilk tanık olduğum 12 Eylül faşizmi hepimizin üstünden silindir gibi geçti. Öncesi ve sonrası da var kuşkusuz tarihte. Sonra ardı arkası kesilmedi de. 

Maraş, Sivas katliamları, faili meçhuller…

Yakın tarihte Gezi direnişinde verilen kayıplar.

Sonrasında Suruç ve Ankara katliamları…

Gencecik insanların barış diye haykırırken bomba ile yaşamlarının son bulması.

Elbette dayanılır gibi değil.

Toplumsal bir sarsıntı hali içindeyiz.

İnsan bireysel olarak kitap okuyor, film izliyor, geziyor, sohbet ediyor, yemek yiyor, sevdikleriyle zaman geçiriyor ve kısa mutluluklar yaşayabiliyor elbet.

Ama toplumsal olarak mutsuzuz. Sürekli kan ve gözyaşının hakim olduğu bir ülkede nasıl mutlu olunabilir ki?  Çünkü insan olmak, başkasının acısını da duyumsamaktır,  duyumsuyoruz. 

Ayrımsız herkesin, herkesimin acısını…

 

Türkiye üç tarafı denizle çevrili, dünya ölçeğinde doğal, tarihi ve turizm potansiyelleri yüksek olan cennet bir ülke.

Mutlu ve huzurlu yaşamamamız için hiçbir neden yok aslında. .

Yeter ki savaş politikalarına son verilsin. Yeter ki adil, eşit bir paylaşım hayata geçsin. Yeter ki farklılıklarımızla kardeşçe, barış içinde, demokratik bir ortamda özgürce yaşamayı bilelim. Vicdanımızın sesi bütün seslerin üstünde olsun.

Güçlüler hep kendilerini haklı sanmasın. Kendilerinden başkalarını da tanısın. Artık gerçekten güzel günler görelim…

Gazetecilerin tutsak olmadığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün suç sayılmadığı bir ülke olsun ülkemiz. Çocukların cezaevinde büyümediği, kadınların sokak ortasında öldürülmediği, şiddete uğramadığı bir ülke olsun ülkemiz.

Genç kızların evinde kurşunlanmadığı, güvenlik güçlerinin görev başında öldürülmediği bir ülke olsun ülkemiz.

İnsanların insanca yaşayabildiği, bin lira gibi açlık ve yoksulluk sınırının altında asgari ücretlerle, bin lira emekli maaşlarıyla aç gezen insanlar topluluğu olmasın ülkemiz.

Kimileri yiyip, kimileri bakmasın.  Savaşsız, sömürüsüz, bir yıl olsun 2016…

 

Cahit Sıtkı Tarancı'nın bir şiiri ile bitirmek gerekirse;

 

Memleket isterim

gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

 

Memleket isterim

ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 

Memleket isterim

ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

kış günü herkesin evi barkı olsun.

 

Memleket isterim

yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

olursa bir şikâyet ölümden olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir