MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI BÜTÇESİ ÜZERİNE CHP GURUBU ADINA KONUŞAN BÜLENT BEKTAŞOĞLU’NA, DÜZEYLİ ELEŞTİRİLERİ NEDENİYLE BÜTÜN PARTİLERDEN ALKIŞ GELDİ.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AKİF HAMZA ÇEBİ, “BU TEZAHURAT KİMSEYE NASİP OLMADI. İLK DEFA BÖYLE BİR ŞEY OLUYOR.ALKIŞ NEDENİYLE KONUŞMANIZ KESİLDİĞİ İÇİN SİZE 1 DAKİKA DAHA EK SÜRE VERİYORUM” DEDİ
Cumhuriyet Halk Partisi Giresun Milletvekili Bülent Bektaşoğlu, partisi adına Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerinde TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Konuşmasında, eğitim politikasına yönelik eleştiriler yapan Bektaşoğlu, “Milli Eğitimimizin durumu ne yazık ki içler acısı, perma perişan, yerlerde sürünüyor. Eminim ki, Sayın Bakan da dâhil olmak üzere, ‘eğitimin şu alanında başarılıyız’ diyecek kimse yoktur. Anaokuldan, üniversite eğitimine kadar, tam bir keşmekeş yaşanıyor.” dedi.
Türkiye’nin Dünyada, eğitimdeki başarı sıralamasında, sadece Endonezya, Ürdün, Kazakistan, Arap Yarımadası ve Asya ülkesinin önünde olduğunu, 64 ülke içinde 40’ıncı sıralardaki yer aldığını söyleyen Bektaşoğlu, bunun nedeninin ülkemizin değişmez doğrular üzerine kurulu bir Milli Eğitim Politikasının olmamasına bağladı.
“AKP LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİMİN RUHUNA FATİHA OKUDU”
2002 yılından bugüne kadar, iktidarın uyguladığı eğitim politikalarının eğitim sistemini bozduğunu söyleyen Bektaşoğlu, şunları söyledi:”Oysa, eskiden, Hükümetlerin eğitim modelleri olurdu. Şimdi ise Bakanların eğitim modelleri var. Devletin, çağdaş, laik bir eğitim anlayışı olur ve iktidarlar bu politikaya göre eğitim hizmeti verirler. Çağdaş Ülkeler eğitim sistemi ile bu kadar oynamazlar, eğitimi yap-boz tahtasına çevirmezler.
İktidarın amacı, sistemi bozmak, içinden çıkılmaz hale getirmek ve kendi arzu ettiği çağdışı eğitim modelini ülkeye yerleştirmektir. Bu nedenle, Atatürkçü, çağdaş, laik ve bilimsel eğitim anlayışını bozmaya yönelik adımları bilerek ve isteyerek atmaktadır. AKP iktidarı, Cumhuriyetimizin eğitim birikimini yok sayarak, tüm uyarılarımıza rağmen, uygulamaya soktuğu 4+4+4 sistemini, içerdiği amaçlar ve yetiştirmek istediği insan modeli açısından da tam bir yıkım yasası haline getirmiştir.
AKP; eğitimin dinselleştirilme çabalarıyla, yandaş sendikalarla el ele vererek, 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan tavsiye kararlarıyla, 1.,2.,3. sınıflara, hatta ana okullarına konulan seçmeli derslerle, laik ve bilimsel eğitimin ruhuna Fatiha okudu. 2012 yılında partinizin gençlik kolları kongresinde söylediği “dindar ve kindar nesil yetiştirme” amaçlı çabalarınız, tüm uyarılarımıza rağmen devam etmektedir. Bu nedenle anaokullarından üniversitelere kadar tam bir perişanlık yaşanıyor. Şayet, öğrencilere değil de, Sayın Bakandan başlayarak yöneticilere karne verilseydi, hepsi sınıfta kalırdı.
TÜRGEV ELEŞTİRİSİ: “PERDE ARKASI BAKAN BİLAL ERDOĞAN MI?”
Bakanlığın şaibesiz sınav yapamadığını vurgulayan milletvekili Bektaşoğlu, AKP-cemaat ilişkisine değinerek “Yediğiniz kul hakkının da haddi hesabı yok! Bir zamanlar “ne istediler de vermedik” dediğiniz, “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkılarını birlikte söylediğiniz, Eğitim Sistemi içinde etkin görev verdiğiniz Cemaat ile aranıza kara kedi girince, hesaplaşma başladı. Cemaat Dershanelerini kapatmak amacıyla özel eğitim mevzuatı ile oynadınız. Pek çok dershane, öğretmen ve çalışan ile buralarda sınavlara hazırlanan öğrencileri ve velilerini de mağdur ettiniz. Merdiven altı dershane sistemin yolunu açtınız. Temel liseler adı altında okul mu, dershane mi belli olmayan melez bir kurum oluşturdunuz” diye konuştu.
Konuşmasında, atanamayan öğretmenler, yargı kararlarına rağmen görevlerine iade edilmeyen müdürler ve terör nedeniyle aksayan eğitim gibi sorunlara da değinen Bektaşoğlu, “Zaten adalet sadece sizin adınızda var. Kalkınma da yandaşlara var. TÜRGEV örneği de bu durumun ispatıdır”dedi.CHP Milletvekili, “TÜRGEV adına Bilal Erdoğan’ın il il dolaşması, gittiği illerde valilerce karşılanması ve okul müdürleri ile toplantılar yapması da üzerinde durulmaya değerdir. İnsanın aklına acaba perde arkasında Milli Eğitim Bakanı Bilal Erdoğan mı sorusu gelmektedir! TÜRGEV’e yapılan ayrıcalıklar acaba başka vakıflara da yapılmakta mıdır?” diye sordu.
İktidarın, temellerini Mustafa Kemal Atatürk’ün attığı, Türk Milli Eğitim Sisteminden, ülkeyi hızla uzaklaştıran adımlar attığını söyleyen Bektaşoğlu“Dindar ve kindar muhafazakâr nesiller” yetiştirme amaçlı bu adımlar, ülke geleceğimiz açısından son derece sakıncalıdır. Eğitim, ülkelerin geleceğine yönelik en önemli yatırımdır. Bu nedenle iktidar ülkemizin geleceği ile oynamaktadır. Laik, bilimsel ve çağdaş eğitim, hiçbir dönemde bu kadar saldırıya uğramamıştı” dedi.
CHP Giresun Millertvekili Bülent Bektaşoğlu, konuşmasını “Eğitimde temel referansımız, Anayasanın 2. maddesinde yer alan, ‘Cumhuriyetimizin niteliklerine uygun nesiller yetiştirmek olmalıdır. Eğitimde; Atatürk’e, Cumhuriyete ve onun ilkelerine aykırı adımlar atmaktan bir an önce vazgeçiniz” diye bitirdi.
Bektaşoğlu, konuşmasını tamamlayamadı, ancak TBMM Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, "alkışlarla kesilen konuşmanız nedeniyle size 1 dk daha ek süre veriyorum" dedi. Kürsüden inen Bülent Bektaşoğlu'nu, sadece kendi partisinden değil, diğer partili milletvekillerinin de alkışladı ve kutladığı görüldü.
CHP GİRESUN MİLLETVEKİLİ BÜLENT BEKTAŞOĞLU'NUN KONUŞMASININ TAM METNİ
TBMM BÜTÇE KONUŞMASI
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri;
2016 yılı millî eğitim bakanlığı, ölçme seçme ve yerleştirme başkanlığı bütçesi üzerine partim ve grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce, sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen halkımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bütün emekçi kadınların dünya kadınlar gününü kutluyorum. iyi ki hayatımızda kadınlar var…
Bir de bugün son şehitlerimizi son yolculuklarına uğurluyoruz onlara Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Milli Eğitimimizin durumu ne yazık ki içler acısı, perma perişan, yerlerde sürünüyor.
Eminim ki, Sayın Bakan da dâhil olmak üzere, ‘eğitimin şu alanında başarılıyız’ diyecek kimse yoktur. Anaokuldan, Üniversite eğitimine kadar, tam bir keşmekeş yaşanıyor.
Eğitim deyince akla ne geliyor?…
Kapatılan okullar, bilimsel, özerk ve özgür eğitimden uzak, yök cenderesine sıkışmış üniversiteler, ilaç, iğne, kadavra, hatta hasta görmeden fakülte bitiren doktorlar, şaibeli sınavlar, üniversite sınavında başarılı olamayan ve işsizlik ordusuna katılan milyonlarca genç, öğretmen açığı olduğu halde ataması yapılmayan 300 bin öğretmen, açlık, yokluk ve yoksulluk sınırının altında yaşayan öğretmenler ve her alanı rant, ticari kazanç haline getirilmiş bir sistem geliyor. Zaten ulusal, uluslararası raporlarda, sendikalar, stk’ların hazırladıkları verilerde eğitimin acı tablosu net biçimde görünüyor.
Dünyada, eğitimdeki başarı sıralamasında, sadece Endonezya, Ürdün, Kazakistan, Arap Yarımadası ve Asya ülkesinin önündeyiz. 64 ülke içinde 40’ıncı sıralardaki yerimizi koruyoruz.
OECD tarafından yayınlanan, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın Raporuna göre; 64 ülke arasında Türkiye, matematik alanında 45’inci,okumayı anlamada 37’nci, bilim alanında ise 41’inci sıradayız.
Değerli Milletvekilleri, eğitimdeki sorunların tek nedeni, Türkiye’nin değişmez doğrular üzerine kurulu bir Milli Eğitim Politikasının olmamasıdır.
2002 yılından bugüne kadar, iktidarın uyguladığı eğitim politikalarının hiçbir tutarlı yanı yoktur. İktidar, eğitim sistemini bilerek, isteyerek bozmak için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Sayın Erkan Mumcu’dan, bugün Bakanlık koltuğunda oturan sayın Nabi Avcı’ya kadar her Bakan ayrı bir sistem uygulamış, her Bakan, bir öncekinin uygulamalarını ortadan kaldırmıştır. Oysa, eskiden, Hükümetlerin eğitim modelleri olurdu. şimdi ise Bakanların eğitim modelleri var. Devletin, çağdaş, laik bir eğitim anlayışı olur ve iktidarlar bu politikaya göre eğitim hizmeti verirler. Çağdaş Ülkeler eğitim sistemi ile bu kadar oynamazlar, eğitimi yap-boz tahtasına çevirmezler.
Değerli Arkadaşlar,
İktidarın amacı, sistemi bozmak, içinden çıkılmaz hale getirmek ve kendi arzu ettiği çağdışı eğitim modelini ülkeye yerleştirmektir. Bu nedenle, Atatürkçü, çağdaş, laik ve bilimsel eğitim anlayışını bozmaya yönelik adımları bilerek ve isteyerek atmaktadır. AKP iktidarı, Cumhuriyetimizin eğitim birikimini yok sayarak, tüm uyarılarımıza rağmen, uygulamaya soktuğu 4+4+4 sistemini, içerdiği amaçlar ve yetiştirmek istediği insan modeli açısından da tam bir yıkım yasası haline getirmiştir.
AKP;
Eğitimin dinselleştirilme çabalarıyla, yandaş sendikalarla el ele vererek, 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan tavsiye kararlarıyla, 1.,2.,3. sınıflara, hatta ana okullarına konulan seçmeli derslerle, laik ve bilimsel eğitimin ruhuna Fatiha okudu.
Liderinizin,
2012 yılında partinizin gençlik kolları kongresinde söylediği “dindar ve kindar nesil yetiştirme” amaçlı çabalarınız, tüm uyarılarımıza rağmen devam etmektedir. Bu nedenle anaokullarından üniversitelere kadar tam bir perişanlık yaşanıyor…
Şayet,
Öğrencilere değil de, Sayın Bakandan başlayarak yöneticilere karne verilseydi, hepsi sınıfta kalırdı. Nitekim uluslararası ve ülkemizdeki kimi kuruluşların yaptığı değerlendirmeler karnenizin kırık olduğunu göstermektedir.
Değerli Arkadaşlar,
Bu iktidar, bırakın eğitimin koşullarını düzeltmeyi, sınav gibi en güvenli olması gereken alanda bile şaibeler yarattı.
AKP’nin Bakanları,
2002 yılından bugüne kadar hangi sınavdan yüzünün akıyla çıkabildi? Polis Meslek Yüksekokulu sınavlarında, sınav sorularının bazı adaylara önceden verildiği, KPSS sınavlarında neredeyse her yıl kopya çekildiği ortada…
TEOG yerleştirmelerinde yapılan hatalar nedeniyle, mağdur edilen aileler ve öğrencilerin şikâyetleri bitmiyor. Neredeyse her sınavda hatalı ve iptal edilen sorular var!
İktidarın şaibesiz tek bir sınavı yok…
KPSS sınavına dahi girmeden yapılan yandaş atamalar da,hesabının sorulması gereken ayrı bir konudur.Yediğiniz kul hakkının da haddi hesabı yok!
Bir zamanlar “ne istediler de vermedik” dediğiniz, “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkılarını birlikte söylediğiniz, Eğitim Sistemi içinde etkin görev verdiğiniz Cemaat ile aranıza kara kedi girince, hesaplaşma başladı. Cemaat Dershanelerini kapatmak amacıyla özel eğitim mevzuatı ile oynadınız. Pek çok dershane, öğretmen ve çalışan ile buralarda sınavlara hazırlanan öğrencileri ve velilerini de mağdur ettiniz. Merdiven altı dershane sistemin yolunu açtınız. Temel liseler adı altında okul mu, dershane mi belli olmayan melez bir kurum oluşturdunuz.
İşin ilginci;
Devlet Okulları ödenek bulamazken, İŞKUR’ dan hizmetli çalıştırmak zorunda kalırken, sizler, özel eğitim kurumlarına giden öğrencilere maddi destek kararı aldınız. Ödemeleri de tıkır tıkır yapıyorsunuz. Devlet Okulları ise velilerden bağış toplayarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Bu izaha muhtaç ciddi bir çelişkidir. Kalabalık sınıflar sorunu bugüne kadar maalesef çözülememiştir. Hâlâ ikili eğitim sistemi pek çok okulumuzda devam etmektedir. Ülke genelinde ikili öğretim veren okul sayısı 10 binin üzerindedir. Sayıları 300 binlere ulaşan atanamayan öğretmenlerin psikolojik, sosyal ve ekonomik durumu içler acısıdır. Ancak seslerini duyan kimse yoktur.
CHP’nin seçim bildirgesinde olduğu gibi, öğretmenlerin tamamı bir an önce okullarla ve öğrencilerle buluşturulmalı, bu ayıp biran önce ortadan kaldırılmalıdır.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri..
7 haziran seçimleri sonrası, iktidarın uyguladığı “çözüm politikası” ve valilere “operasyon yapmayın” talimatını fırsat bilerek kentlere yerleşen terör örgütü ile güvenlik güçlerimizin mücadelesi sırasında, ne yazık ki pek çok öğrencimiz eğitimden mahrum kalmıştır.
Doğu ve Güneydoğu, kan ve ateş denizine dönerken, bundan en büyük zararı da eğitim camiası görmüştür. Bugün ülkenin bu bölümünde, 6 il, 43 ilçede güvenlik nedeniyle eğitim-öğretim tamamen durmuştur. Yüzlerce okul tahrip edildi. Can güvenliği nedeniyle okula gidemeyen öğretmenler de tayin istiyor. Oysa o bölgedeki çocuklarımız arasında da TEOG sınavına, bu ay yapılacak olan ygs sınavına girecek öğrenciler var. eğitimde fırsat eşitliği açısından da, insani açıdan da bu durum üzüntü vericidir. Bu konuda bir an önce sağlıklı bir çözüm için adımlar atılmalıdır. Bu çocuklarımızın geleceği ile oynamaya kimsenin hakkı yoktur.
Değerli Arkadaşlar;
Burada, zaman darlığı nedeniyle, Milli Eğitim sistemimizde iktidarın yanlış uygulamalarını detaylı şekilde sizlere açıklamam olanaksızdır. Ancak, şu konularında yüce meclisimizce bilinmesi gerekmektedir.
- 4+4+4 uygulaması ile okullaşma oranı düşmüştür.
bu düşüş kız öğrencilerimiz de daha fazladır.
- Ortaöğretimde açık liseye yönelme artmaktadır.
Lise öğrencilerinin % 32’ si açık liseye kayıtlıdır.
- Okul Öncesi Eğitime yeterli önem verilmemektedir.
Oysa Okul Öncesi Eğitim oldukça önemlidir.
- raporunda ülkemiz okul öncesi eğitim konusunda uyarılmaktadır.
- “Çağ açıp, çağ kapatacak” diye sunulan fatih projesi çökmüştür.
- Bu proje yandaşlara kaynak aktarmak amacına dönüşmüştür.
- Eğitim çalışanları, eli öpülesi öğretmenlerimiz ekonomik sıkıntılar içindedirler.
Her kurumda yandaş sendikaya üye müdür veya idareci olacak diye mevzuatlarla sürekli oynuyorsunuz. Bu konuda yargı kararlarını dahi uygulamıyorsunuz. tıpkı yargı kararlarına rağmen görevine iade etmediğiniz okul müdürleri gibi. Yoksa sizde mi lideriniz gibi mahkeme kararlarına uymuyor ve saygı duymuyor sunuz?
- “Danışman Öğretmen” uygulamanızda dahi yandaş sendikayı kayırdığınız bir gerçektir. O sendikaya üye olmayanların herhangi bir göreve gelme şansı yok mudur? Bu mu sizin adaletiniz?
- Zaten adalet sadece sizin adınızda var. Kalkınma da yandaşlara var…
- TÜRGEV örneği de bu durumun ispatıdır.
TÜRGEV yurtlarında açılacak kurslarda, görevlendirilecek öğretmenlerin ücretlerinin, milli eğitim bakanlığınca ödemesine dair 3 yıl süreli 6 kasım protokolü, yandaşları kayırmanın somut örneğidir.
- TÜRGEV adına Bilal Erdoğan’ın il il dolaşması, gittiği illerde valilerce karşılanması ve okul müdürleri ile toplantılar yapması da üzerinde durulmaya değerdir. İnsanın aklına acaba perde arkasında Milli Eğitim Bakanı Bilal Erdoğan mı sorusu gelmektedir!
- TÜRGEV’e yapılan ayrıcalıklar acaba başka vakıflara da yapılmakta mıdır?
Değerli Arkadaşlar,
İktidarı, temellerini Mustafa Kemal Atatürk’ün attığı, Türk Milli Eğitim Sisteminden, ülkeyi hızla uzaklaştıran adımlar atmaktadır.“Dindar ve kindar muhafazakâr nesiller” yetiştirme amaçlı bu adımlar, ülke geleceğimiz açısından son derece sakıncalıdır. Eğitim, ülkelerin geleceğine yönelik en önemli yatırımdır. Bu nedenle iktidar ülkemizin geleceği ile oynamaktadır. Laik, bilimsel ve çağdaş eğitim, hiçbir dönemde bu kadar saldırıya uğramamıştı. Okul öncesi sorunlu, ilkokul sorunlu, ortaokullar sorunlu, liseler sorunlu ve üniversiteler sorunlu.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, son olarak, buradan iktidarı uyarıyorum:
Eğitimde temel referansımız, Anayasanın 2. maddesinde yer alan, ‘Cumhuriyetimizin niteliklerine uygun nesiller yetiştirmek olmalıdır. Eğitimde; Atatürk’e, Cumhuriyete ve onun ilkelerine aykırı adımlar atmaktan bir an önce vazgeçiniz. Sizleri bu konuda iyi niyetle uyarıyor, yüce meclisimizi ve siz değerli vekillerimizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.