Başbakan Binali Yıldırım’ın Medeni Kanunda değişiklikle ilgili yapılacak düzenlemeleri açıklamasından sonra tepkiler de başladı. Değişiklik ile, mutarlar ve il, ilçe müftüleri resmi nikah kıyabilecekler.
CHP İl Kadın Kolları Başkanı Fatma Demiroğlu, yaptığı açıklamada, AKP’ye “Türkiye’nin tek sorunu müftülere ve muhtarlara nikah kıyma yetkisi verilmesi midir?” diye sordu.
Demiroğlu şunları söyledi: “Terörü bitiremeyenler, gençleri, akademisyenleri, öğrencileri, kadınları kendine düşman görenler, 8 Mart’ta kadınları saçından sürükleyenler, gazetecileri, kadınları hapse atanlar, ama IŞİD’lileri, Ebu Hanzala’yı tahliye edenler hiç yapılacak iş kalmamış gibi bir de nikahı kimin kıyacağı ile uğraşmaya başladılar,
Kadını öncelemeyen bu zihniyet, kadınların ve çocukların haklarını yok sayıyor. “Sıcak aile” söylemi altında sosyal hayatını dini referanslara göre dizayn etmeyi kendisine görev ediniyor”.
AKP’nin kadına ve laikliğe düşmanca tavırlar içinde olduğunu belirten CHP İl Kadın Kolları Başkanı, “Kadınların en önemli sorunu evlenme aktinin müftü ve muhtarlar aracılığıyla çözüme kavuşturulmaması mıdır?
Kadınlar ölüyorken, öldürülüyorken, tecavüze uğruyorken, yoksulluk içindeyken, borç batağındayken, emekli olamıyorken, çalışma hakları ellerinden alınıyor, yaşama hakları gasp edilirken soruyoruz; medeni kanunun kadınlara verdiği haklardan neden rahatsız oldunuz!”dedi.
Bunun yanında inananlara verilecek resmi nikah yetkisi, medeni haklar açısından yapılacak bütüncül değişikliklerin ilk adımıdır ve bu yolla sosyal hayatın dini kurallara göre yeniden dizayn edilmesi projesi kuşkusuz ki en fazla kadınları ve kız çocuklarını etkileyecektir.
Müftülerin nikah kıymasının sakıncalarına açıklamasında yer veren Demiroğlu şu görüşleri ifade etti:
Resmi nikah “tercih” haline getirilerek imam nikahını tekleştirmeye özendirecek uygulamalara,
- Evlilik yaşının medeni kanunun yok sayılarak daha düşürülmesine, bunun sonucunda erken yaşta ve zorla evliliklerin daha da artmasına,
- Özellikle küçük yerlerde akraba evliliklerinin fazlalaşmasına,
- Çocuk gelinlerin artmasına,
- Kadını kolaylıkla evlendirmeye, eve kapatmaya,
- Gereken yaşta özgür iradesiyle eş seçimini engellemeye,
- Kadınlara evlilik, miras ve boşanma gibi hakları açısından güvencesiz bırakılmasına,
- Kadını yok sayarak aile içersinde sadece bir figüre indirgemeye yol açacak,
- Aynı zamanda böylesi bir düzenleme inanan veya inanmayan özgürlüğü bakımından tek bir mezhebin din adamlarına verilecek yetki anayasal bir hakkı da ortadan kaldıracaktır.
Kısaca; bu uygulama kadını eşit vatandaşlık haklarından mahrum etme uygulamasıdır.
Bizler bu zihniyeti çok iyi biliyoruz.
“Devrim” olarak nitelenen bu söylem AKP’nin gerici kadın düşmanı zihniyetinin ve toplumu dini kurallara göre yeniden dizayn etme projesinin bir parçasıdır.
Biz Atatürk devrimlerinin uygulayıcısı kadınlar olarak kadınlara yönelen her türlü kapatma sisteminin, eve hapsetmenin, kadını toplumdan dışlayan her türlü uygulamanın karşısında olduğumuzu ve AKP’nin karanlığına karşı aydınlık mücadelemize devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.
Cumhuriyeti dişiyle tırnağıyla var etmiş tüm kadınların mücadele azmiyle de direnmeye devam edeceğiz.”