Hatırlayın…
İmralı-Oslo,Kandil-Habur eksenindeki görüşmelerle başlayan, Apo katilinin de dolaylı yollardan dahil olduğu AKP-HDP ittifakıyla yürütülen ve Dolmabahçe Mutabakatıyla geliştirilen Çözüm Süreci vardı.
Amaç PKK’ya silah bıraktırmak, teröristlerin ülke dışına çıkmasını sağlamaktı.
Andımız da işte o süreçte, 8 Ekim 2013’de yasaklandı, bir taviz, iyi niyet olarak kullanıldı
Geçen aylarda ise, Danıştay kararıyla yeniden okullarda okutulması sağlandı. Ancak bunun için yönetmeliğin değişmesi gerekiyordu. Milli Eğitim Bakanlığı karara direniyordu.
Bunu kırmak için İYİ Parti tarafından bu konuda önerge verildi ama AKP, HDP’nin ret, MHP’nin çekimser oylarıyla reddedildi.
Şimdi ne olacak?..
Çocukların, atalarımızın, yani hepimizin Cumhuriyet döneminden bu yana her sabah söyledikleri ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ diye başlayan, ‘varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene” diye biten, vatanını, milletini sevme duygusu, saygı, sevgiyi, ahlaklı ve erdemli olmayı, Atatürk’ün yolundan gitmeyi öğütleyen sözleri söylemeyecekler.
Böylece çözüm sürecine adeta geri döndük.
Bunu hissettik.
Bir farkla…Devlet Bahçeli’nin MHP’si de bu sürece artık ortaktır.
Andımız, İstiklal Marşı, bayrak, ezan ve toprak kadar değerlidir.
Kırmızı çizgimizdir.
Kırmızı çizgimizdir.
Öyle değil mi ülkücü, milliyetçi, muhafazakar arkadaşlar?..
Öyleyse…
Öyleyse…
Hala bu partinin milliyetçi, hareketli ve parti olduğuna inanıyor musunuz?