Yeni Zelanda’da ibadet eden insanlara yönelik saldırı ve katliamın nedeni çok boyutludur ve irdelenmelidir.
Ama en önemlisi Emperyal güçler, istihbarat örgütleri, bir süredir Avrupa’nın pek çok ülkesinde İslamafobik, ırkçı, faşist örgütlenmeler gerçekleştiriyor. Bunlara göz yumuluyor, özendiriliyor.
Tırmanan ‘milliyetçilik’ değil budur.
Terör bizim coğrafyamızdan Avrupa’nın gözde merkezlerine bu örgütler aracılığı ile taşınıyor.
İslamafobik bir caninin masum müslümanları camilerde vahşice öldürülmelerine neden olan, düşünce altyapısını sağlayan en önemli etkenlerden birisi, Avrupalı siyasi liderlerin tutumları, eylem ve söylemleridir.
O ülkelerin başkanları bugüne kadar terörizm türevlerine hep ‘müsamahalı’ davrandılar.
Bu son saldırıyı bile terör eylemi değil, bireysel suç olarak gördüler.
Galiba dünyadaki bütün terör örgütlerini yaratan, her türlü desteği veren, onları kara jandarması gibi kullanan ABD’ye özeniyorlar. Ortadoğu coğrafyasında yakın bir gelecekte her Avrupa ülkesinin ayrı ayrı terör örgütleri olursa şaşırmayız.
Bu nedenle devletler dışı toplumsal örgütlenmelerle; savaş ve diğer insanlık suçlarını, hak, hukuk ihlallerini, ayrımcılığı da terörizm kabul edip ortak küresel bir mücadele ve kararlılık ortaya konulmalı ve mücadele edilmelidir.
Bütün insanlığın görevi de bu olmalıdır.
Bir karşı duruş gereklidir.
Bununla birlikte terörizmin asıl amacı, demokratik toplumları korkutmaktır. Normal yaşam alışkanlıklarını değiştirmektir.
Şüphe ve güvensizlik yaratmaktır. Bunun için propaganda, kitle iletişim araçlarını ve sosyal medyayı kullanır.
Nitekim Yeni Zelanda’da teröristin kafa kamerasıyla, baştan sona gerçekleştirdiği katliamın görüntülerini çekmesi, canlı yayınlaması da bu amaçladır.
Bu görüntüleri yaymak terörü güçlü gösterir. Öldürmeyi meşrulaştırır.
Sosyal medyada bazı engellemeler yapıldı, sorumlu yayıncılık kaygısı taşıyan haber kanalları, gazeteler görüntü ve fotoğrafları vermedi ama kan donduran o görüntülere tamamen engel olunamadı.
Türkiye’de ise RTÜK denilen kurumun şu ana kadar duyarsızlığı sürüyor.
Ya Cumhurbaşkanı’nın mitinginde kadın ve çocukların olduğu kalabalığı kalabalığa dev ekrandan bu görüntülerin sansürsüz izlettirilmesine ne demeli?
Kim neden oldu, hangi ‘danışman’ önerdi bilemem ama bu tuzaktır; mesaj vereyim diye terörün mesajını vermek değil midir bu?
Hassasiyet lütfen…