UFUK KEKÜL
Bağımsızlığımızın yegane teminatı tarımdı, hayvancılıktı; topraklarımızda ekinler, başaklar, boy verirdi, bozkırlar yeşile bezenirdi.
Testiği ters çevirirdi, bıyıkları ayran olurdu yiğitlerin.
Yağlıkları terli emmilerimiz altını üstüne getirirdi sarı öküzleriyle, Fergusonlarla toprağın.
Kuzuların melemeleriyle gelirdi bahar. Horoz sesleri, gıdgıd gıdakla uyanır, yumurtaları folluktan çıkarırdık.
Kendi kendine yeten, karnını doyuran ve artanıyla para kazanan, dünyada söz sahibi bir ülkeydik o zamanlar, mutluyduk.
Ama bittik, bitirildik…Köy yaşamından, tarımdan, topraktan, üretimden koparıldık.
Ayni nakdi yardımlara muhtaç edilerek yönetilen bir kalabalığız.
Millet değiliz.
Gıda üzerinden kapitalizmin vahşi sömürüsünün bir parçası olduk.
Özellikle son 17 yılda bunu kalıcı kılmak için bilinçli, sistemli politikalar uygulandı. Uluslararası kartellerin yerli işbirlikçileri eliyle saldırıldı soframıza, bağımıza, bahçemize, harmanımıza.
Yenildik, teslim alındık.
40 yakın gıda ürününün ithalat pazarıyız.
Ne idüğü belirsiz tohumlara muhtacız.
Fındık bahçeleri yabancı bankalara ipotekli. İtalyan firmasının ırgatlarıyız.
Şimdi bakıp da etiketlere, manava, marketçiye, hiç kimseye kızma, söylenme be kardeşim; sensin bu fiyatları yazan!..
İradenle sen çeviriyorsun, bu düzenin çarkını.
Afiyet olsun!