Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Genel Kurulu 54. Oturumu, Bulgaristan Cumhuriyeti Milli Meclisi’nin davetiyle, 19-21 Kasım 2019 tarihlerinde, Sofya’da düzenlendi.
Toplantıda Türkiye’yi KEİPA Türk Delegasyonu Başkanı, AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk başkanlığındaki TBMM heyeti temsil etti. Genel Kurula katılan KEİ üyesi ülkelerin delegasyonları, “Karadeniz Ekonomik İşbirliğinin Avrupa Boyutu: AB – KEİ İşbirliği’nin Mevcut Durumu ve Beklentiler” konusunu müzakere etti.
Toplantıda asamble üyesi ülkelerin delegasyonlarına hitaben bir konuşma yapan Öztürk,’’ Son zamanlarda AB ile görüş ayrılığına düştüğümüz ve Türkiye olarak bizi hayal kırıklığına uğratan birkaç hususa değinmek istiyorum.
Türkiye’nin son yıllarda terörle mücadele konusunda aldığı tedbirler esasen, Avrupa’nın güvenliğini de sağlamaktadır. Avrupa’nın güvenliği Türkiye’nin doğu ve güney sınırlarında başlamaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin bölgede güvenlik ve istikrarının sağlanması birinci derecede Avrupa’nın yararınadır. Ülkemiz, sadece Türkiye’yi hedef alanlar için değil, uluslararası güvenliğe tehdit oluşturan tüm terörist oluşumlara karşı da aynı sağlam duruşu sergilemektedir.
Ülkemiz aynı anda dört ayrı terör örgütüne karşı mücadele etmektedir. Etnik farklılıkları sömürerek ayrılıkçı gündem benimseyen PKK, aşırı sol ideolojik söylem benimseyen DHKP-C ve dini değerleri sömüren DEAŞ ve FETÖ tüm bu ideolojik farklılıklarına rağmen, kan dökmede ve barbarlıkta birleşebilmektedirler. Ayrıca Türkiye, son iki yıllık sürede, özellikle Fırat Nehri’nin doğusunda, AB ve NATO tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK’nın Suriye kolu olan PYD/YPG ile de mücadele etmektedir. Sınırlarımızın güvenliği için evveliyatında Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekâtı ile başlayan süreç Barış Pınarı Harekatı ile devam etmiş ve nihayetinde Türkiye’nin arzu etmiş olduğu şekilde anlaşmalar yapılmıştır.
Söz konusu Barış Pınarı Harekâtı süresince maalesef müttefik olarak değerlendirdiğimiz kurumlar ve ülkelerden yeterince destek göremedik. Bu minvalde Avrupa Parlamentosunun Barış Pınarı ile ilgili almış olduğu kararı, hem Türkiye Dışişleri Bakanlığı olarak hem de TBMM’de hazır bulunan bütün partilerin ortak mutabakatıyla aldığımız bildiri ile kınadık ve reddettik. Ayrıca konu ile ilgili KEİPA Türk Delegasyonu Başkanı olarak sizlere bilgilendirme mektubu gönderdim. Özetle senin terörün benim terörüm farkı gözetmeksizin bütün insanlığa karşı yapılan suçları engellemek için terör örgütü ayrımı yapmadan mücadelemize devam ediyoruz.
Türkiye, Suriye’deki karışıklıktan kaçan yaklaşık 4 milyon göçmene ev sahipliği yapmaktadır. Esasen bu konuda da Türkiye büyük fedakârlık yapmakta, dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yaparak, tampon görevi görmek suretiyle Avrupa’ya yönelik göç akınlarını engellemektedir. İnsani dram olarak baktığımız göç konusunda, bugüne kadar sadece ulusal kaynaklarımızı kullanarak 40 milyar dolardan fazla harcama yaptık.
Yüz yüze kaldığımız insani krizle mücadele ve mültecilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi küresel bir sorumluluk gerektirmektedir. Uluslararası toplumdan daha adil ve eşitlikçi bir yük ve sorumluluk paylaşımı bekliyoruz. Konu ile ilgili AB ile yaptığımız 18 Mart mutabakatı kapsamında, AB’nin sözlerini yerine getirmesini bekliyoruz.
Bir diğer husus da son yıllarda özellikle Avrupa genelinde ırkçı, yabancı düşmanı, ayrımcı ve İslam karşıtı eğilimlerde artış gözlemlenmekte ve bu artış toplumlardaki barış ve huzuru tehdit etmektedir. Ayrımcı söylemler, toplumların ayrışmasına sebep olmakta ve sadece etnik kimliği farklı olanlar için değil müslümanların bulundukları ülkede aidiyet ve güven duygusunu da hiçe saymaktadır. Bu konuda siyasi liderlerin sağduyu sahibi olmaları, ayrıştırıcı dilden uzaklaşmaları, inanç üzerinden siyaset yapmamaları, kullanılan dile dikkat etmeleri ve medyanın bu konuda üzerine düşeni yapması gerektiğine inanıyoruz’’dedi.