Bir televizyon programcısı deneyimimle izledim.
Habertürk’teki o programda Soylu’yu sorular konuya getirmedi, konularla sorulardan uzaklaştı.
Cevaplar cevap değildi.
Gazetecilerin ısrarcılığı yoktu ve söyleşi tekniği uygulanmadı.
Masal dinledik.
Soylu’ya aklanma şansı tanındı. O da beceremedi.
Hala #akgate aydınlanmadı.
Her şey karanlıkta.
Peker’den 10 bin dolar maaş alan AKP’li ‘kim, uluslararası kokain ticaretini
kim yönlendiriyor, Binali Yıldırım’ın oğlu kimlerle iş tutuyor, Venezuela’da ne satıldı, alındı, siyasi cinayetlerin, Uğur Mumcu’nun katili kim, Mehmet Ağar’ın suçları araştırılıyor mu, Cumhurbaşkanı neden susuyor…
Bu ve benzer soruların hiç birinin cevabı yok. Bilmediklerimiz hala bilmediklerimiz .
Sadece bu programdan geriye; Süleyman Soylu’nun ” Benden önceki İçişleri Bakanının(Muammer Güler) oğlunun evinden para sayma makinası çıkmadı mı?” 17/25 Aralık’ı doğrulayan ve saraya savrulan tehdit olarak algılanacak bu sorusu ve itirafı kaldı.
“Bana destek olun yoksa devamını da açıklarım” demektir bu aynı zamanda.
Bu program kanıt olarak tarihe not düşüldü. Hem organize işler içindeki bir yapıyı anladık, hem de gerçek gazetecilere ne kadar ihtiyaç olduğunu…
Bu Cumhuriyette bu gün de bir ufubulamayacak mıyız?