Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) tarafından 2021 yılı fındık rekoltesinin 815 bin ton olarak gerçekleşmesinin tahmin edildiği açıklandı.
KFMİB Yönetim Kurulu toplantısının ardından Başkan Edip Sevinç tarafından yapılan yazılı açıklamada, fındık yetiştiren illerin tahmini rekoltesinin tablosu da yer aldı.
KFİMB Başkanı Edip Sevinç, açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Bilindiği üzere rekolte, fındık politikalarının belirlenmesine yönelik en önemli parametrelerden biri olmanın yanı sıra dünya fındık ticaretinde yaşanacak gelişmelerin de en önemli göstergelerindendir.
Her platformda ısrarla ifade ettiğimiz gibi fındık % 80-85’i ihraç edilen milli ve geleneksel bir ürün olduğu için, fındık sektörü ile ilgili olarak alınacak her karar, üretici memnuniyeti açısından olduğu kadar, yine öncelikle ihracat penceresinden de irdelenmek zorundadır. Çünkü her yıl ülkemiz iç piyasasında tüketilebilen fındık miktarı sadece 100- 120.000 ton/kabuklu civarındadır. Geri kalan miktar ihraç edilmekte ve ülkemize net döviz girdisi olarak büyük katkıda bulunmaktadır. Ve maalesef dünyadaki toplam üretim, dünyadaki tüketimden fazla ise elde kalan fındık en büyük üretici ülke olmamız nedeniyle Türkiye’de stoklanmaktadır.
“PAZAR PAYIMIZA ORTAK OLDULAR”
Madem ki en büyük üretici ve ihracatçı biziz; dünya piyasasına hâkim olmalı, en fazla fındığı biz satmalı, ülkemiz elinde sıfıra yakın stok kalmasını hedeflemeli ve politikalarımızı bu amaçlara ulaşabilecek şekilde belirlemeliyiz ki, ABD’nin badem de başardığı gibi, yine ABD ve diğer üretici ülkeler fındık piyasalarında asla söz sahibi olamasınlar. Bu prensip, ülkemiz fındık politikasının bir başka değişmezi olan üretici memnuniyeti ile birlikte her defasında tavizsiz uygulanmak mecburiyetindedir. Hal böyle olmakla birlikte maalesef (belli bir dönem hariç) biz yıllarca bu doğruların tersini yapıp dünya üretiminde % 85-90 civarında olan payımızı % 65’lere kadar düşürmek başarısını (!) gösterebilmiş durumdayız. Böylece diğer üretici ülkeleri de yıllar içinde piyasada söz sahibi olabilecek konuma getirdik. Bu olgu, aynı zamanda söz konusu ülkelerin pazara payımıza da ortak olmaları ile sonuçlandı.
Bu olumsuzlukları yaşamamızın başkaca nedenlerinden en önemlisi hiç tartışmasız rekolteyi gerçek miktarından daha az göstermek alışkanlığımızdır. Üstüne üstlük “müşteri velinimetimizdir” düsturu ile büyümüş olan bir nesil, kendi şahsi menfaatlerini ülke menfaatlerinin önüne koyan malum bir kesim tarafından, şartların müsait olup olmadığı hiç önemsenmeksizin, piyasaya fındık arzını kesmek suretiyle müşterisinin ürün bulamamasını ve bu hatalı yöntemle fiyat artışı sağlamayı hedefleyen bir spekülatör kesim haline getirildi. İşte bu noktada, en büyük üretici sıfatıyla bizim ürün sağlamak yükümlülüğümüzü yerine getiremediğimiz alıcılarımızın, ihtiyaçlarını rakip ülkelerden tedarik etmek alışkanlığını edinmeleri ile maalesef ihracatımızın azalması sonucu ile karşı karşıya kaldık.
“GEÇEN YIL Kİ HATA ÜRETİCİYE ZARAR ETTİRDİ”
Fındıktaki başarı hikayesini; dünya tüketimini her yıl artan bir şekilde yükseltmek ve bunu Türkiye orjinli fındıklarla sağlamak olarak gören biz ihracatçı/sanayiciler için bu sonuç, üzüntü verici olduğu kadar kabul edilebilir de değildir. Devletimiz, kendisini üretici memnuniyetini sağlamakla görevli saydığı kadar (ki bu husus Sn. Cumhurbaşkanımızın iradesi Tarım Bakanlığı/TMO’nun regülasyon politikaları ile büyük oranda halledilmiştir), arz / talep dengesinin korunması konusunda da görevli hissetmeli ve fındığın spekülatif bir depoculuk faaliyet ürünü olmasına müsaade etmeyerek, ihracatın sürdürülebilirliğinden yana olmalıdır. Geçen yıl bu hata nedeni ile beklentiye sokulan üreticilerimiz zarar ettirilmiş, elde ürün olmasına rağmen ihracatımızdan 60.000 ton iç fındık rakip ülkelere kaptırılmıştır. Kaybeden; döviz girdisinin yanında bir de elinde stok kalan ülkemiz olmuştur”.
Rekolte hesaplanması konusunda da bilgiler veren Edip Sevinç, ” rekolte tahmininin çeşitli spekülatif amaçlarla gerçek miktarından farklı olarak deklare edilmeye çalışılması üzerine, Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) olarak, uzun zamandan beri konusunda uzman yüksek ziraat mühendislerinden müteşekkil bir çalışma grubu ile, her yıl ülkemiz fındık rekolte büyüklüğünün gerçeğe en yakın şekilde hesaplanabilmesi için çalışmalarda bulunmaktayız” dedi.
Sevinç bu konuda, “Uzman çalışma grubumuzun yaptığı tahminlerin; çalışma bitiminden sonra iklimsel ve bitkisel zararlıların rekolte düşüşüne neden olduğu bir tek yılın dışında, ihracat miktarı, iç piyasada kullanılan miktar ve eldeki stok miktarı istatistikleri ile sağlaması yapılarak son derece isabetli olduğu anlaşılmış, bunun üzerine de iç ve dış piyasalardaki profesyonel çevrelerce en çok itibar edilen rekolte tahmini haline gelmiştir. Zira çalışmamız Şubat, Mayıs, Haziran ve Temmuz olmak üzere dört ardışık periyotta yapılmakta olup, her periyot bir önceki ile kıyaslanarak değerlendirilmektedir. Hal böyle olmasına rağmen, çoğu zaman polemiklere neden olmamak için rekolte tahminimiz çoğu yıl kamuoyuna açıklanmamışsa da, sezon sonunda gerçekleşen verilere göre ulaşılan rekolte rakamının daha önceki hesaplarımızla örtüştüğü de bir realite olarak hafızalarımızda yer almıştır” ifadelerinş kullandı.
TARIM BAKANLIĞI’NIN 686.412 TON REKOLTESİNİ DEĞERLENDİRDİ
KFİMB Başkanı Sevinc, açıklamasında “Bu yıl ise, Tarım Bakanlığı’nca henüz resmi bir açıklama yapılmamış olmasına rağmen 2021 ürünü ülkemiz fındık rekolte tahmininin Tarım İl Müdürlükleri’nce 686.412 ton/kabuklu olarak belirlendiğine yönelik bir tablonun sosyal medya aracılığıyla yayılması üzerine, bu rakamlara ulaşabilmenin ancak rekolte tesbitinde kullanılan bazı parametrelerde çok ciddi hatalar yapılması ile mümkün olabileceği tarafımızdan değerlendirilmiştir”ifadesini kullandı.
Hatalı kararlar alınmaması için uyarılarda bulunan Sevin, şunları söyledi: “Örneğin, özellikle “döküm oranları” yani sayımdan sonra hasada kadar gerçekleşeceği varsayılan kayıpların çok abartılı yapıldığı ve hem teamüllerden, hem de güncel gerçeklerden uzak olarak hesap edildiği düşünülmekte, öte yandan ise 2008 yılından beri Batı Karadeniz’de dikim alanlarının hala 185.000 hektar olarak kaldığını var sayarak hesaplama yapılması özellikle dikkat çekmektedir. Halbuki bu bölgedeki plantasyonun takriben 230.000 hektardan daha az olamayacağı geçen 13 yıldaki gelişmeler ışığında kolaylıkla anlaşılabilecek durumdadır.
Dolayısı ile; bu sonuçtan yola çıkarak oluşturulacak fındık politikalarının, başta devletimiz olmak üzere tüm ilgili paydaşlar açısından yanıltıcı olacağı ve geri dönülemez hatalı kararlar alınmasına neden olacağı hatta devletimizin itibarını da sarsacağı düşüncesiyle, Birliğimiz Rekolte Tespit Komisyonu tarafından belirlenen 2021 ürünü rekolte tahmininin bu defa kamuoyu ile açıklıkla paylaşılmasına yönetim kurulumuzca karar verilmiştir.
Çotanak sayımının yapıldığı ve 01-14 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen son çalışmamızda döküm oranı tedbiren % 10 gibi yüksek bir rakam alınmış olup, hemen hasat öncesinde önceden belirlenmiş dallarda bu oran kontrol edilecek ve aykırı bir durum var ise yine kamuoyu ile paylaşılabilecektir. Ancak bugüne kadar hiçbir bölgeden dökülmeye ilişkin olumsuz bir haber gelmemiştir”