24 Temmuz 1908 tarihinde basında sansürün kaldırılması ile demokrasi ve özgürlük yolunda önemli bir adım atılmıştır.
Haber alma özgürlüğünün dönüm noktası olarak nitelendirebileceğimiz bu adımın bir göstergesi olarak,
her yıl 24 Temmuz günü “Gazeteciler ve Basın Bayramı” olarak kutlanmaktadır..
Değerli okuyucularım bakalım gazeteci nasıl olmalı;
Şimdide kendimizi kaleme alalım bakalım gazeteci nasıl olmalıymış;
Gazeteci; öncelikle tarafsız olmalıdır.
Bir tarafta olmak zorunda kalırsa, tarafı halk olmalıdır,
vatan olmalıdır.
Gazeteci; objektif olmalıdır.
Gazeteci; bağımsız olmalıdır.
Korkmadan, çekinmeden, kim ya da kimler olduğuna bakmadan doğru bildiklerini yazmalıdır.
Buna editoryal bağımsızlık diyoruz.
O yüzdendir ki, gazeteci yarın aleyhinde yazmak zorunda kalacağı hiçbir kamu görevlisi ya da yönetici ile sıkıfıkı, samimi olmamalıdır. O’nun adamı, bunun adamı olmamalı, hiçbir siyasetçiye biad etmemelidir.
Gazeteci Kimsenin adamı olmamalıdır.
Gazeteci; kısaca basın özgürlüğü dediğimiz halkın haber alma ve bilgi edinme hakkını dürüstçe, istismar etmeden, eğip, bükmeden kullanmalıdır.
Kullanmalıdır ki, bir zamanlar söylendiği gibi Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinin ardından basının dördüncü kuvvet olmasını sağlamalıdır.
Gazeteci; eleştirel olmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; Doğruları dosdoğru yazmalıdır. Yazmalıdır ki; toplumda yanlışları düzeltme şansı ortaya çıksın.
Devleti, ülkeyi, kenti, kurumları yönetenlere yol gösterici olsun. Eleştirdiği kişi ve kurumlar tarafından beğenilmeyebilir, o’na kızanlar olacaktır elbette.
Ya da bazılarının tarifi ile gazeteciden ne dost, ne de post olur…
Gazeteci; araştırmacı olmalıdır.
Gazeteci araştırmacıdır zaten.
Araştırma yapmadan, tarafları dinlemeden kulaktan duyma yazıları yazanlara gazeteci denmez, olsa olsa ‘dedikoducu’ yaftası yapıştırılır.
Gazeteci; para ve menfaat karşılığı yazı yazmaz.
O yüzdendir ki; gazetelerin tarafsız olabilmesi için Demokratik ülkelerde Devlet tarafından sübvanse edilir.
Gazeteci; kamuoyunu temsil ettiği ve kamu görevi yaptığı için yazdıkları yüzünden hapse atılmamalıdır.
Bir gazeteci ve köşe yazarı, ilk önce üzerinde taşıdığı doğru habercilik, doğru yorumculuk sorumluluğunun ne anlama geldiğini dosdoğru iyi okumalı. Bilgilendirmek istediği için de yaşadığı toplumun samimi bir şekilde içtenlikle gözü, kulağı ve sesi olmalı.
Ayrıca kültürel anlamda sorgulayıcılığı, araştırmacılığı güçlü olmalıdır.
Bir gazeteci doğruluğundan, dürüstlüğünden gerçekçi ilkelerinden ödün vermiyorsa işte o gazetecidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün, “Basın, Milletin müşterek sesidir” ifadesi basının toplumu aydınlatması bakımından üstlendiği misyonu en güzel şekilde açıklamaktadır.
Bu vesileyle, bıkmadan, usanmadan, zor koşullarda, büyük bir özveriyle görevlerini yerine getiren tüm basın mensubu meslektaşlarımın,
24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nı kutlar, sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim.”
Nur Kılıç
TİNGADER Türkiye İnternet Gazeteciler Derneği
Kadınlar Kurulu Başkanı