İran’da Mahsa Amini, Ahlak Polisi tarafından ‘saçının telleri görünüyor’ diye hunharca katledildi. Sonrasında kadınlar ayaklandı. Ülke çapında protestolar sürüyor. Kadınların tam kapanmayla hayattan tamamen soyutlandığı, ötekileştirildiği şeriat rejimini özgürleşmek isteyen kadınlar eylemleriyLe sarsıyor.
Amini’nin saçlarının simgesi çubuklara bağlı şekilde bütün dünyada sallanıyor. Ülke mollalardan kurtulmak, daha demokratik, çağdaş, özgürlükçü bir yönetim düzeni istiyor.
İran’da tam olarak ne olup bittiğini anlamak zor. Çünkü rejim dış dünyayla olan bağları kopardı, internete sınırlama getirildi, tamamen karardı her şey. Buna rağmen son bir video görüntüsü sızdı. Görüntüde üniversite öğrencisi kadınlar Hümeyni posteri önünde saçlarını açarak orta parmaklarını sallayarak meydan okuyorlar.
İşte tam da bu sırada ülkemizin ana muhalefet partisi CHP, kadınların saçını ülkenin ana gündemi haline getiriyor.
CHP, TBMM’ye “kadınların iş kıyafetleri dışında başka bir giysi giymeye zorlanamayacağı” şeklinde bir ifadeden oluşan tek maddelik bir kanun teklifi sundu. Kadınların kamusal alanda kılık-kıyafet özgürlüğünün korunmasını sağlama amacıyla hazırlandığı söylenen teklifin gerekçesinde; Anayasa’nın 2.maddesine atıfta bulunuluyor. Demokratik, laik hukuk devletlerinde bireylerin sahip olduğu dini inanç ve kanaat hürriyetinin hiçbir sınırlamaya tabi tutulamayacağı hatırlatılıyor.
İyi de…CHP, toplumda hiç de böyle öncelikli bir beklenti yokken, durup dururken bir eski yara gibi unutulmuşken, türbana, başörtüsüne veya kadınların kıyafet türlerine kamusal alanlar da dahil bir engel yokken, bir mağduriyet yokken, neden böyle bir hamleye gerek duydu?
Çünkü artık bu konu gündemde değil. En azından siyasal simge olmaktan çıktı. Modaya dönüştü. İsteyen burka, şalvar, çarşaf da giyiyor ve hatta bırakın engeli itibar görüyorlar. Tersine şort, etek, takım elbise giymek tehlikeli.
Asıl anlamadığım seçim sürecine girildiği bugünlerde ; yokluk, yoksulluk, yolsuzluk iddiaları, bitmiş tarım-hayvancılık, üretim, zam, zulüm, enflasyon, krizler, sığınmacılar, terör, uluslararası politikalar, basın özgürlüğüne saldırılar, siyasallaşmış hukuk ve diğer musibetlerin politikasını yapmak dururken, CHP tüm bunların üstünü neden türbanla kapatmaya kalkıyor?
Doğrusu şaşırmamak elde değil.
Hangi aklı evvel ‘kurmayın’ fikri bu? İşte gördük, tartışma yaratmak dışında bir etki yaratmadı. Tersine başta CHP tabanı olmak üzere rahatsızlık yarattı.
Bu bir siyasal iletişim hatasıdır.
Çünkü kadınların bu ülkede yasalarla korunmaya ihtiyaç duyacak kadar bir kılık kıyafet sorunu yok. Ama kadınların en başta yaşam haklarının korunmasına ihtiyaç var. Cinayetlerden, tacizden, tecavüzden, vahşice işkencelerden, sosyal yaşamın dışına itilmeye çalışılan politilardan, ötekileştirmelerden korunmaya ihtiyacı var.
Siyasette temsil edilmeye ihtiyaçları var.
Kaygı şu: CHP evriliyor mu? Kılık kıyafetle başlayan bu talepler devrim yasalarına, laikliği koruyan düzenlemelere kadar gidecek mi?
Sonuç olarak…CHP’den ve genel başkanından beklenen; AKP’yi köşeye sıkıştırma, gol atma, trübüne oynama, samimiyet testine tabi tutmak için stratejik hamleler yapmak değildir. Türkiye’yi şimdiki sistemden farklı olarak nasıl yöneteceklerini, katmerleşen sorunlara nasıl çözümler bulacaklarını, ekonomik, siyasal politikaları, plan ve hedefleri açıklamasıdır. Millet ittifakıyla birlikte üzerinden uzlaştıkları parlementer demokratik sistemin evrelerini, içeriğini merak ediyoruz.
CHP AKP’yi kılık kıyafetle yenemez.
Kemal bey, lütfen bundan sonra artık şu etrafındakilere daha az güven. Sana yine yanlış yaptırabilirler.