Bu da oldu, sonunda bunu da gördük.
Türkiye’de ilk defa bir milletvekili, ilinin üniversitesini ‘güvensiz, huzursuz, olayların yaşandığı, bilim kurumu özelliğini yitirmiş bir üniversite’ ilan ederek geçen hafta YÖK’e başvurdu.
Bu milletvekilinin adı Mehmet Geldi’dir.
Başbakan, bakanlar, partisinin belediye başkanları, yurt içi yurtdışı kuruluşları üniversitemizi takdir ediyor.
Sayın Geldi ve arkadaşları ise, bugüne kadar üniversitenin yanından dahi geçmedi, hiç bir sorunu ile ilgilenmedi,hiçbir etkinliğine katılmadı.
Hatta, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün atamasından bu yana 1 yıl geçmesine rağmen Rektör Prof. Dr. Aygün Attar’ı ziyaret dahi etmedi.
Şimdi de pususundan atladı; adli olayları bahane ederek üniversiteyi YÖK’e şikayet etti.
Sayın Geldi, yazdığı şikayet dilekçesinde, özetle; Giresun Üniversitesi’nin adının artık dayak, darp ve benzeri kabadayılıklarla anılır hale geldiğini söylüyor.
Daha henüz süreci sonuçlanmayan iki ‘adli vakıanın’ mağdur diye nitelendirdiği kişilerini savunuyor, O’na göre sanıklarını, kesin bir dille suçlu gibi göstererek, bunun üzerinden Rektöre hücum ediyor.
Sanki yargıç, yok yok kadı, asıyor kesiyor, mahvediyor.
Siyasetçi vasfını unutup Anayasal, özerk kurum YÖK’ü göreve çağırıyor.
Aslında Sayın Geldi, özetle demek istiyor ki; ‘ey ahali çocuklarınızı bu üniversiteye vermeyin’…
Eh normal der; kendisi eşi benzeri olmayan nadir yetişen bir siyasetçidir.
Başka bir örneği olduğunu da sanmıyorum.
Ondan da ancak böyle bir davranış beklenirdi
YÖK Geldi’ye ne yanıt verecek bilemiyorum (muhtemelen ‘sana ne’ anlamına gelecek bir şey der) ama kendisinin bu davranışıyla tarihe geçtiği muhakkak.
Bu yüzden ne kadar övünse azdır.
Artık yarın vatandaş olduğunda ne hizmet yaptın diye sorduklarında söyleyeceği bir şeyi var: Üniversitemi karaladım, yetmez mi?…
* * *
Aslında yazmayacaktım. Ancak GESOB Başkanı Ali Kara’nın basın toplantısındaki sözleri bana bunları düşündürttü.
Paylaşalım istedim.
/2013/