Hrant Dink, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni yurttaşlarından birisiydi. Onurlu, namuslu, dürüst bir gazeteciydi…Bir Ermeni olarak kendi cemaatinin sorunlarını, kimliğinden ötürü yaşadıkları uygulamaları elbette dile getirdi. Ama yaşamı boyunca hiçbir zaman etnik kimliğini öne çıkaran faşist, ırkçı bir söylem geliştirmedi. Tersine, halkların kardeşliği duygusuyla yazdı; sevgi, barış, özgürlük, insan hak ve özgürlüklerine katkı sağlayan demokrat-yurtsever bir çizgide durdu.1915’te yaşanan ve tehcirle sonuçlanan sürece “Soykırım” demedi. “Türkler Ermenileri kesti, öldürdü, katletti” demedi.‘ Yıkım’ dedi…
Bu niteliğinden ötürü sadece devlet içinde örgütlenmiş derin yapıların değil, aynı zamanda Ermeni Diasporası’nın da hedefi oldu. Onlar gibi düşünmediği için anlaşmazlığa düştü.
Belki de bu yüzden istenmedi, susturularak yok edilmesine karar verildi. Nitekim öyle de oldu; 2007 Ocak ayında kurduğu, köşe yazarı, muhabiri her şeyi olduğu gazetesi Agos’un önünde arkasından sıkılan kurşunlarla bir cinayete kurban gitti. Delik ayakkabısıyla boylu boyunca yatarken ki fotoğraflarına bakan insani duygular taşıyan herkes gibi üzüldük. Sonra…Kanı daha kaldırımda soğumamışken bir çocuk yakalandı, elinde Türk Bayrağı ile kahraman gibi gösterildi, ‘katil fail’ olarak birkaç arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Oysa failinin asıl fail olmadığı, faili belli bir faili meçhul cinayetti bu. Ve ilk de değildi. Daha öncesinde yazdıkları, düşündükleri, Türk halkını ayrımsız sevdikleri, ulusal bütünlük, birlik ve beraberlikten yana olduğu için katledilenler vardı. Atatürkçü, laik, demokrat, yurtsever aydınlar; Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı ve daha niceleri de benzer biçim ve yöntemlerle ortadan kaldırıldılar.
Adeta bugünkü düzen ve sisteme giden yolların taşları kanlı cinayetlerle döşendi.
İtiraz edecek, karşı çıkacak, aydınları, toplumsal önderleri olmayan bir toplumda güç kazanmak daha kolaydı çünkü.
Ocak ayı faili meçhul cinayetlere kurban verdiğimiz şehitlerimizi anma ayı. Hrant’la başlıyoruz, Uğur Mumcu’yla sürdüreceğiz. Uğrunda öldükleri Cumhuriyet, demokrasi ve özgürlük mücadelemizi daha yücelterek yaşatacağız.
Ruhun şad olsun kardeş.
ü.