Tarihin en önemli seçimi öncesinde tarihe bir not daha düşüyorum.
Herkes artık bu seçimin yıkılıştan önceki son viraj olduğunu idrak etmeli. Ya doğrulacağız, ya çökeceğiz, dizimizin üstünde durmaya devam edeceğiz.
Partilerin bu hassasiyeti ne kadar taşıdıkları Pazar günü sonuçlanacak olan milletvekili listelerinde göreceğiz.
Ama şimdiden şunu biliyoruz: o listeler toplumda çok karşılık bulmayacak ve ‘küskünler’ yaratacak. Çünkü oradaki adayların belirlenme yöntemi demokratik değil.
Ak Parti’yi saymıyorum, onların öyle bir kaygısı yok. Sonuçlarını bakılır mı, veya o sonuca göre mi davranılır bilemem ama ama onlar bile hiç olmazsa elektronik ortamda temayül denilen bir şey yaptılar. Bir kanaata sahip olmak için sadece partililerin olmadığı bir kitleye ‘kimleri aday görmek istiyorsunuz’ diye sordular. Ancak Türkiye’ye demokrasi getireceğini vaat ederek biraraya gelen demokrat olduklarını söyleyen partiler, demokratik davranmadılar.
Liyakatlı kadrolarla Türkiye’yi yöneteceğiz diyen o partiler, en liyakatlı kurum olması gereken, çünkü yasa yapan TBM’deki guruplarını, oraya gidecek adaylarını genel merkezlerde yapılan pazarlıklarla belirliyorlar.
Örneğin CHP…Önseçimi zaten kaldırdı, sandık kurmuyor artık ama kime sordu, hiç!… İllerdeki STK’lara mı, muhtarlara mı, kadın örgütlerine, basına mı, kanaat önderlerine, partinin önemli isimlerine mi?
Hangi anketleri, hangi özellikteki deneklerle yaptılar, oradan ne çıktı? Hiç…
Sadece bildiğim kadarıyla ilçe başkanlarına kimi istiyorsunuz bir kağıta yazıp zarfa koyup getirin bize dediler.
Pazar gün açıklanacak liste işte bu şekilde oluşturuldu. Yahu bari ‘kimi aday görmek istemiyorsunuz’ diye sorsaydınız…Siz de haklısınız, “nasıl olsa birimiz garanti, ölümüz bile bir milletvekili çıkarıyor, içinde ‘adama’ gerek yok ceketi koysak seçiliyor” mantığıyla yönetiyorsunuz bu süreci.
Yani kısaca liyakatın ve demokrasinin esas alınmadığı bir belirleme yönteminin sonucu olarak, illerin adaylarını listelere yazıp duyuracaklar ve bizler de tıpış tıpış sandığa gidip oy vereceğiz. Bize biçilen görev sadece onların seçtiklerini seçmek.
Gözünü seveyim ey demokrasi!
5 yıllık bir maziye sahip Millet İttifakı 1 yıldır 13 toplantı yaptı. Keşke bu toplantıların amacı milletvekili adayları için olsaydı. Liderler ve ekipleri keşke illeri tek tek çalışsalardı. Nasıl daha çok başarılı oluruz sorusuna yanıt arasalardı.
Çünkü bence Kemal beyin Cumhurbaşkanı seçilmesinden daha önemlidir 28.dönem TBMM’si….Çünkü ülkeyi parlamenter sisteme taşıyacak olan sayısal yapıyı orada kuramadın mı, 301’i bulamadın mı, 360 çoğunluğunu elde edemedin mi mevcut sistem devam edecektir.
Biz ikinci bir tek adam istemiyoruz.
Türkiye’yi parlementer demokrasiye, güçler ayrılığana, hukuk düzenine, refah ve huzura kavuşturacak olan Cumhurbaşkanı değildir, O’nun tercihleri, niyeti, yetkisi tabi önemlidir ama bunu yapacak olan TBMM’dir, oradan geçecek olan kanunlardır. Biz Cumhuriyeti yeniden kuracak olan kaliteli bir TBMM istiyoruz.
Ben derim ki, henüz daha 48 saat vakit varken böyle bir TBMM ‘yi düşünün; plazalar, dehlizlerdeki karanlık odalaea kapanın, aday listelerinize bir kez daha odaklanın, gözden geçirin.
Bize sizi temsil edecek adayları, aynı yüzleri, aynı isimleri, aynı sonucu almak için dayatmayın. Cebine milletin parasını koyup Ankara’da kaybolacak cüdamlar istemiyoruz.
Biz seçmenler seçeceğimiz, vekalet vereceğimiz adaylarda; Ülkeye hizmet önceliği olan, yurtsever, ilin sorunlarını ve çözümlerini bilme, yönetme ve temsil etme kabiliyeti, siyasal birikim, deneyim, görgü, başarı, sosyal ilişki, güçlü geleneksel aile yapısı, şaibesiz bir geçmiş ve bunların hepsinden daha önemlisi ahlak gibi özellikler arıyoruz.
Var mı böyle adayınız, varsa getirin oy verelim…