Bir darbede doğmuş, bir muhtırada büyümüş, bir darbeyi de bütün zulmüyle yaşamış görmüş birisi olarak söylüyorum ki; 15 Temmuz 2016′ da teşebbüs aşamasında engellenerek kurtarılan demokrasi ve cumhuriyetimiz, daha sonraki yıllarda oluşturulan düzen sayesinde ekonomik, siyasi, sosyal olarak Türk toplumunda darbelerden daha şiddetli bir etki yaratmıştır.
Daha henüz o dönemle hesaplaşılmadı. Hesap verilmedi. Çünkü hesap sorulmadı.
Ama şunu biliyoruz…FETO’cu hainlerle yıllarca birlikte olup, birlikte yol yürüyenlerin, devletin kurumlarını birlikte yönetip o gece yollarını ayrılanların fırsat bu fırsat değip kurdukları demokrasi dışı bu düzenin ürünüdür bugüne kadar yaşadıklarımız ve bundan sonra yaşayacaklarımız.
Bu düzen kaos, kargaşa, zam, zulüm, işkence, güvensizlik, hukuksuzluk ve adaletsizlik, ekonomik ve siyasal iktidarsızlık ve istikrarsızlık, itibarsızlık kısaca kötülük üretiyor.
Bu düzen ayrıca kurulu düzenin dümen suyuna girmiş, o düzenin sürmesini sağlayan bir kültür oluşturmuş, etkin ve etkili olmayan hedefsiz, sadece şekilden ibaret bir muhalefet, STK’lar ve ayrıca her şeyi kabullenmiş, itiraz etmeyen, umarsız halk kitleleri yaratmıştır.
Yani mesele çok daha derindir. Öyle yüzde bir ikilik bir farkı hedef alan liderlerin ve siyasal partilerin başarı ya da başarısızlığını tartışmak, onları genel kurul ya da kurultaylarla değiştirerek Türkiye’de değişim sağlanacağına inanmak veya inançsız, ilkesiz birliktelikler kurarak umut üretmek yetmez. Yetmedi de… Başka bir şey yapmalı. Kökünü 12 Eylül’den, faşist cunta anayasasının maddelerinden alan, dallarını, budaklarını, yapraklarını 15 Temmuz’la besleyerek büyüyem bu düzenin yarattıklarını ortadan kaldırmak için iktidarı da muhalefeti de, siyasetin kurumlarını denetleyen, yön veren, siyaset üstü, bağımsız demokratik platformlar örgütlenmelidir.
Sivil irade artık bu kötü gidişe el koymalıdır.
Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Kurtuluş burada. Çıkış noktası burada. Yoksa düz ovaya doğru gittiğini sanan ama dönüp dolaşıp hep aynı yere gel dolap beygir gibi olacağız. Her şey için çok geç olacak.
Bu fırsatı geçen seçimde kaçırdık. Ama şimdi yerel seçimler var. Görev başlıyor. AKP’si, CHP’si, MHP’si falan farketmez… Kentlerimizi bu düzenin adamlarına ve cüdamlarına teslim etmemeliyiz. Yaşamımız yönetecek adamlarda sadece temsil özelliği değil; ahlak, erdem, vizyon, misyon, yönetme bilgisi, görgüsü, deneyimi, politika üretme kapasitesi de aramalıyız.
Bu son paragrafı bir dahaki yazıda biraz daha açalım. Her türlü görüş ve önerileriniz bekliyorum.
Herkese iyi günler. 15 Temmuz’un yıl dönümünde bir kez daha YAŞASIN DEMOKRASİ…