Cumhuriyetimizin bugün her zamankinden daha çok savunulmaya ve yüceltilmeye ihtiyacı var. Çünkü Cumhuriyet çok ciddi bir tehdit altındadır.
Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi bugün de; bizi bölmek, parçalamak ve yutmak isteyen emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri, ‘dahili ve harici bedhahlar’ Cumhuriyetimize ve onun kurumlarına, laiklik ve diğer ilkelerine, değerlerine ve anlayışlarına karşı çok yönlü bir saldırı içindeler.
Bunu kısmen de olsa başardılar.
Cumhuriyetin koruyucu kalkanı olan unsurlardan en önemlisi demokrasi ortadan kaldırıldı. 100 yıldan daha önceki yönetim sistemlerine döndük. Ne acıdır ki; Türk halkının %50’den bir fazlası atalarının kan ve can vererek kurduğu Cumhuriyeti oy vererek değiştirdiler. Böylece ne olduğu belli olmayan, eşi ve benzeri olmayan, hatta adı dahi olmayan güya bir rejim geldi. Padişahın yerine O’nun özelliklerini ve yetkilerini taşıyan, onlara benzemeye çalışan tek bir kişi tarafından yönetiliyoruz. Göstermelik, şekilden ibaret bir parlemento var, milli iradenin tam ve eksiksiz tecelli etmesine izin yok, millet en etkin, etkili ve egemen bir güç değil. Temel hak ve özgürlüklerin, hukukun askıya alındığı, düşünenin, düşündüğünü söyleyenin, konuşanın, eleştirenin bedeller ödediği, yargının siyasallaştığı, adaletin eşit ve adil dağıtılmadığı bir süreçten geçiyoruz.
Tıpkı istibdattaki gibi…Cumhuriyetten uzaklaştıkça musibetler başladı.
Dünyada saygınlığımız yok. Üçüncü grup ülkeler arasındayız. Maliyemiz para kredi kurumlarının temsilcilerinin eline geçti. Duyunu umumiye devrindeki gibi.. Ulus devlet olmaktan çıktık. Bir millet değiliz. Coğrafyamız, sınırlarımız yok, vatandaş kim belli değil. Demografik yapımız tanımlanamaz durumda. Ortadoğu’da, Asya’da örneklerini gördüğümüz muhaberat devletlerine döndük. Suçlular, çeteler, mafyalar devlet aygıtından daha güçlü bir organizasyonel örgütlenmeye sahip.
Muhalefet de uymuş bu düzene, o düzenin çarkıyla birlikte dönüyor.
Cumhuriyetin adını taşıyan parti inandırıcılığını, güvenini kaybetti. Kuruluş değerlerinden, anti emperyalist çizgisinden, sol, sosyal demokrat, devrimci ideolojisinden uzaklaştıkça batıyor. Değişimin bunları savunarak olacağının farkında değiller. Adam aramakla ömür geçiriyorlar.
100 yıl sonra bugün Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarının kol gezdiği, el üstünde tutulduğu günlerde yaşıyoruz. Üzücü olan pek çok şey var. Mesela birisi çıkıp cumhuriyete ‘parantez’ diyor, narkoz diyor. Öteki Atatürk’ü numaralandırıyor, O’nun karşıtını Atatürk’le özdeşleştiriyor. Hilafet geri gelsin, üniversiteler medrese olsun, kadınlar özgür olmasın, laiklik kalksın, bayrak, başkent, Türkiye ismi değişsin diyorlar.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin kirliliğine bulaştırdılar, emir alıp uyguluyorlar.
Bu ülkede bütün dinlerin özgürleşmesini sağlayan, islamiyetin koruyucusu Atatürk’e, O’nun kurduğu Diyanet İşleri Başkanı saldırıyor, bir fatihayı çok görüyor. Camilerde neden Türk bayrağı yok? İmamlar “çalmayın, çırpmayın, kul hakkı yemeyin, Beytulmala el uzatmayın, şirk koşmayın, sevgi, saygı, barış içinde yaşayın” niye diyemiyor. Nisa süresini neden yorumlayamıyorlar?
Cumhuriyetin kurucu paydaşı gerçek din adamları nerede?
Her şeyimizi borçlu olduğumuz cumhuriyetmizi layık olduğu şekilde kutlanılmasına bile yasak getiriyorlar. Bu konuda da ikiye bölündük.
Ama tüm bunlara rağmen, ne yaparlarsa yapsınlar yine de umutluyuz. Karamsar değiliz. Siyasette, ekonomide, hukukta ve bunlara bağlı olan toplumsal yaşamdaki bütün kötülükler, bu kabus ve kaos dolu günler geçicidir. Yaşadıklarımız bir badiredir. Tarihimiz bu güne benzer örneklerle dolu. Türk ulusunun Atatürk sevgisi var oldukça, gene bir ve beraber olacağız ve Cumhuriyetimizi, ondan koparılan parçaları yerine koyup ilelebet, ebet müddet yaşatacağız. Türk halkının bu topraklarda refah içinde özgür ve mutlu yaşaması için Cumhuriyetimizi daha ileriye götüreceğiz. Demokrasinin evrensel değerleriyle, özgürlüklerle, hak ve hukukla taçlandıracağız. Hayatın her alanında tam bağımsız bir Türkiye yaratacağız.
Başka çaremiz var mı?
Bu topraklarda ne kadar o hain varsa onlardan bin kat daha fazla vatansever var. Başaramayacaklar…Yenilmeyeceğiz, bilgiyi, bilimi, aklı, cumhuriyet ve demokrasiyi kendimize rehber edinerek ülkemizi geri alacağız.
Bir uçurumun kenarındayız. Buradan 1919, Kurtuluş savaşı ve cumhuriyetin kurulduğu 1923 ruhuyla 100 yıl önce olduğu gibi aynı kararlılık ve azimle bir kez daha tekrarlıyorum: Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda ve izindeyiz ve dönmeyeceğiz. O’nun gösterdiği ilke ve hedeflerin, devrimlerinin yılmaz savunucusuyuz.
Kurtuluş savaşı vererek bizlere bağımsızlığımızı kazandıran, Anadolu’yu yurt, Cumhuriyeti emanet olarak bırakan Atatürk ve mücadele arkadaşlarını , Osman Ağa, Hüseyin Avni Alparslan ve Giresun Gönüllü Alay kahramanlarını saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
Ne Mutlu Türküm diyene…