Milliyetçi Hareket Partisi Giresun Belediye Başkan Adayı Dr. Orhan Erzurum, "Türk milleti asırlara meydan okuyan varlığını öncelikle diline ve dilinin kudretine borçludur" dedi.
Türk Dil Bayramı münasebetiyle yazılı bir açıklamada bulunan Erzurum, "Türkçemizin dünyada konuşulan diller arasında 5. Anadiller arasında da 3. Sırada bir dil olduğu bilinmektedir. Günümüzden 736 yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine inanıyordu. Bu birliği gerçekleştirmek için Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplayarak bir ordu oluşturdu.13 Mayıs 1277 tarihinde; “Bugünden sonra divanda, dergahta ve bargahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka bir dil kullanılmayacaktır” şeklinde Türkçeyi resmi dil ilan eden fermanıyla kültürel bir zafer kazanmıştır. Bilim adamlarını etrafına toplayıp, onlara büyük önem veren Karamanoğlu Mehmet Bey Dil Devriminde Atatürk’e de ilham kaynağı olmuştur.
"MİLLİ HİS VE DİL BAĞI KUVVETLİDİR"
"Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır" ifadelerinde bulunan Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Türkçenin gelişmesi, daha iyi anlaşılması ve öğrenilmesi için Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarından biri olan Türk Dil kurumunu, günümüzden 81 yıl önce 12 Temmuz 1932 tarihinde kurmuştur. İstanbul’da Dolmabahçe sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül, Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır" şeklinde konuştu.
"DİL TOPLUMDAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ"
Türk Dil Kurumunun amacının, Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek olduğunu belirten Dr. Erzurum açıklamasına şöyle devam etti; "26 Eylül 1932 tarihinde toplanan Birinci Dil Kurultayı’nın 81. Yıldönümünde güzel dilimiz Türkçenin bayramını bir kez daha idrak ediyoruz. Dil toplumdan ayrı düşünülebilecek bir olgu olmadığı gibi tarihin bir döneminde donmuş ve kalıplaşmış bir değer hiç değildir. Milletlerin hizmetinde bulunan sosyolojik bir olgu, insanla birlikte yaşayıp gelişen dinamik ve tarihi bir varlıktır. Bu nedenledir ki geçmişten günümüze kazandığımız bütün kelime ve kavramlar bizim milli kültür hazinemizdir. Bilinmelidir ki, dil uygarlığın habercisi, milli kimliğimizin harcı, milletin müjdesi ve milliyetçi şuurun bizatihi mimarıdır. Dil aynı zamanda hayatla edebiyat arasındaki ilişkiye paralel olarak çağın anlayışını, yaşayışını, görüşünü ve eğilimlerini yakından takip eden bir kılavuzdur. Kuşaklar arasındaki tarihsel mirası taşıyan bir kültür köprüsüdür."
"TÜRK MİLLETİ KUDRETİNİ DİLE BORÇLUDUR"
"Dil bilincini oluşturan toplumlar, kendi dillerini yabancı öğelerden temizleyip milli bir ruh vermişlerdir" diyen Erzurum açıklamasında şunlara yer verdi; "Türk milleti asırlara meydan okuyan varlığını öncelikle diline ve dilinin kudretine borçludur. Balkanlardan Orta Asya’ya, Mağrip’den Rusya steplerine, Türkmen ellerinden Avrupa’nın içlerine kadar Türkçenin mevcudiyeti bunun sonucunda gerçekleşmiştir.
"TÜRKÇE ZENGİN BİR HAZİNEDİR"
Türkçe; Orhun Anıtlarına işlenmiş ruh, Kaşgarlı Mahmut’un kaleminden çıkan gurur, Ahmet Yesevi ocağından tüten iddia, Karamanoğlu Mehmet Bey’in yönetim anlayışındaki irade, Yunus Emre’nin dizelerinden fışkıran ülkü ve Ali Şir Nevai’nin miras bıraktığı zenginliktir.
Türkçenin bin yıllık kardeşliğin tutkalı, milli varlığın ve milli bağımsızlığın teminatı ve güvencesi olduğunu vurgulayan Erzurum, sözlerini şöyle tamamladı; "Bu itibarla, Türkçemizin onurunu ve saygınlığını muhafaza etmek her millet evladının görevi ve başlıca sorumluluklarından birisidir. Türkçe, yabancı dillerin salgınından kurtularak kendi mecrası içinde gelişmeli, bilim, teknik ve sanat dili olarak en çetin düşüncelerle en karışık sorunları, en ince duygularla engin hayalleri işlemeye elverişli duruma gelmelidir. Şüphesiz bu, hepimiz için milli bir hedef olmalıdır. Bugün Türkçe dışındaki başka dillerin eğitim alanı başta olmak üzere kabulü ve yayılması, en başta milli birliği çözücü ve tarihsel devamlılığı sakatlayıcı bir yanlış olarak karşımızdadır.
Ana dilde eğitim istekleri, Türkçe karşısında mevzilenmiş çevrelerin, özerklik ve farklı bir devlet amaçlarının gerçekleşmesi için seferber edilmiştir. Türkiye’nin bugünkü zaman aralığında sorunlarından kurtulması için Türkçe pusula olmalı, dünyaya Türkçe bakılmalı ve çağın satırları Türkçe okunmalıdır. Bu düşünceler ile Türkçenin gelişmesi, büyümesi ve yıldız gibi parlaması için emek ve çaba gösteren kutlu ecdadımızı hürmetle yad ediyor, Türkçeyi sevda haline getiren ve korunmasını sağlayan değerli şahsiyetlere sevgi ve saygılarımı sunarak büyük Türk Milletinin Türk Dil Bayramını en içten duygularımla kutluyorum."