Giresun

Kılıç çekilmez, çatılır/Ufuk Kekül

Askerliğimi kantinde, çay ocağında, koğuşta, tuvallette değil, sahada, eğitim alanlarında, tören kıtalarında yaptım.  O yüzden bilirim.

Subay kılıçla törenlerde, seromoni yapar, selam durur. Kılıç çekmez, tüfek gibi ama havada birbirine değdirerek çatılır.  

Yani ‘kılıç çektiler’ diye bir tabir yoktur.

Kılıç sadece savaşta kılıç muhaberesinde düşmana çekilir.

Bir de  bizim uşakların, gönüllü alay askerlerinin saldırmaları, yılan dili bıçakları vardır kılıç gibi. Ama uzunluğu kılıç kadar değil, omuz başıyla kalbe kadardır. Düşmana yaklaşırlar yukarıdan aşağıya  tek bir hamle…Suikast bıçağı yani..Atatürk de bunun bildiğinden büyük taaruzda gece Giresunluları stratejik noktaların ele geçirilmesinde görevlendirmiştir.  Bizzat kendi anlatımı mevcuttur.

Neyse konuya dönelim.
Yani bu kılıçlar Diyanet İşleri Başkanı’nın Cihat kılıcına benzemez. Ondan korkulur, adam hepimizi doğrayacak gibi çıktı hutbeye.

Ama genç teğmenlerin mezuniyet coşkusu ve heyacından, yıllardır şahsının önünde okudukları anttan, tören kılıcından, ebedi başkumandana saygı ve sevgisini göstermelerinden korkulmaz.
Kabahat işlemişler, zararlı, temizlenmesi gereken unsurlar gibi görülmez. Ülkenin yöneticisi emir komuta yetkisi olduğu bir orduya laf etmez.

Bir de bu ordunun adı Türk ordusudur. Emeperyalizmin orduları varlığını sona erdirmişken, silahları teslim alınmış, askerleri terhis edilmiş bir ordu iken Mustafa Kemal Paşa tarafından halk ordusuyla birlikte yeniden kurulmuş, ülkeyi kurtarmış ve cumhuriyeti kurmuştur. 
İyi ki O insana bağlılık yemini eden bir ordumuz var.

Öyleyse; dikaaatttt…Rahat, hazırol, selam dur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir