Bugünden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlanacak.
12 farklı kanunda değişiklik veya düzenleme içeren toplam 23 maddeden oluşan torba kanun teklifinin 16. maddesi dikkat çekici. MİT’in talebiyle eklenen bu madde, ‘etki ajanlığı’ düzenlemesiyle casuslukla ilgili yeni suç ihdas ediyor. Devletin Güvenliği veya Siyasal Yararları Aleyhine Suç İşleme başlığı altında; devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenlere üç yıldan yedi yıla kadar ceza verilebileceği ve hangi durumlarda bu cezanın artırılabileceği hükmü getiriliyor.
‘Torba’ komisyondan tartışılmadan, eleştiriler, tepkiler dikkate alınmadan geçti.
Etki ajanlığı
kavramı, yabancı unsurlara hizmet eden, milli çıkarlara aykırı faaliyetlerde
bulunan birey veya kuruluşları suçla ilişkilendirmek için kullanılıyor. Ama
uygulamada, yargı sürecine taşındığında
genel, herkesi içerici bir hale geliyor.
Net değil, yoruma açık.
Çünkü maddenin içerik muhtevasındaki kavram ve tanım karmaşası, düşünce ve fikir açıklayanları, öneride bulunanları, kendi faliyet alanları kapsamında etkinlik yapanları, STK, siyasi partileri de kapsayabilir. Belirli hedeflere ulaşmak veya kamuoyunu belirli bir şekilde etkilemek, yönlendirmek için kullanılan stratejiler ve taktikler, kampanyalar, kamuoyu oluşturma amaçlı faaliyetler de bulunanlar da etki ajanı olarak suçlanabilir.
Akademik düşünce organizasyonları, lobi, halkla ilişkiler, etkileyici sosyal medya faliyetleri de etki ajanlığı olarak nitelendirilebilir.
Yasa tasarısının asıl hedefi basındır, gazetecilerdir.
Türk basını bu geniş, belirsiz teklif eğer yasallaşırsa ‘Dezenfermasyon Yasası’ndan sonra bağımsızlığını, özgürlüğünü kısıtlayıcı, işlevini ortadan kaldırıcı yeni bir tehditle karşı karşıya kalacaktır. Halkın doğru bilgiye ulaşması, hakikatleri öğrenmesi, farklı görüşleri bilmesi engellenecektir.
Basının iktidarı denetlemesi mümkün olamayacaktır. İktidarın hoşuna gitmeyen her türlü eleştiri veya sorgulama potansiyel bir tehdit gibi görülecektir. Bu da, gazetecilerin özgürce çalışmasını zorlaştıracak ve onları, düşündüklerini, yazacaklarını, söyleyeceklerini sansürlemeye zorlayacaktır.
Siyasal iktidarın gölgesi gibi davranan araçsallaşmış yargı etki ajanı avına çıkacaktır.
Yasa çıktığında en çok mağduriyet yerel basında yaşanacaktır. Gazeteler illerinin sorunlarını, hizmet eksikliklerini, yokluk ve yoksunluklarını manşetlerine taşıyamayacaklardır. İlle de benim gibi köşe yazarlığı gibi mesleğin bedeli çok ödülü az alanı seçenlerin vay haline!İktidar milletvekilleri görevlerini yapmıyor, muhalefet partisi milletvekili çok aktif değil eleştirisini mahkeme taşırlarsa, gel bakim buraya ajan diyebilirler. Haber, yorum etkileme amaçlı faaliyetlerdendir ve onlar da ajanlık sayılabilir; hakimin vicdanına kalır artık gerisi.
Sonuç olarak etki ajanlığı iddiaları ile gazetecileri ve medya kuruluşlarını hedef almak, özgür basına ve demokratik değerlere bir saldırıdır. Daha çok suçlanma,yargılanma ve hapis demektir. Bu tasarıyla daha kontrol edici bir yapı kurmak amaçlanmaktadır.
Muhalefet partileri, toplum, meslek örgütleri buna neden sessiz, tehlikeyi neden görmüyorlar, anlamak mümkün değil. Umutları Anayasa Mahkemesi galiba…
Giresun’da en çok yargılanan, gazeteci olarak (17’yi buldu, hala süren davalar var) şunu ifade edeyim ki; bunca suçtan sonra şimdi de bir de etki ajanı olarak hakim karşısına çıkma olasılığımız var. Bu yazı bile yasa çıktığında suç sayılabilir. Ama şu ajan lafı zoruma gidiyor. Bir gazeteciye her türlü suçu yöneltebilirsiniz ama ajan çok ağır, bari ismini değiştirin.