10 OCAK

HomeGiresun

10 OCAK

Enver Paşa ve Resneli Rıza Bey dağa çıktı, hürriyet için başlattıkları mücadelede ba şarılı oldular. II.Meşrutiyet ilan edildi. Pek çok özgürlükler gi

KULAKKAYA’DA DÜNYA BARIŞINA KATKI FORUMU (Görüntülü Haber)
AKŞENER’E GİRESUN’DA YOĞUN İLGİ VARDI
GİRESUN KALESİ’NDEKİ ŞEHİTLİK GİRESUN’A YAKIŞTI

Enver Paşa ve Resneli Rıza Bey dağa çıktı, hürriyet için başlattıkları mücadelede ba şarılı oldular. II.Meşrutiyet ilan edildi. Pek çok özgürlükler gibi basına özgürlük de o yıllarda geldi. 24 Temmuz 1908’de, basın üzerinde kuru lan sansür mekanizması kaldırıldı. İlk kazanımımız olan bugünü bu nedenle ‘basının özgür olduğu gün’ kabul edip ‘Basın Bayramı’ olarak kutluyoruz.

İkinci kutlamamız ise 10 Ocak…Çalışan Gazeteciler Günü. 1961 askeri darbesi sonrasında basın özgürlüğü Anayasa güvencesi altına alınarak güçlendirildi. 10 Ocak 1961’de gazetecilere ekonomik ve sosyal haklar tanıyan 212 sayılı kanun kabul edildi. Özgürlüğün sınırları genişledi. Demokrat Parti’nin basın üstünde kurduğu baskı, sansür, hegemonik yapı sona erdi. Hapislerdeki gazeteciler, yazarlar, aydınlar serbest bı rakıldı.

Basın demokrasinin güvencesi sayıldı, yasama, yargı, yürütmeden sonra 4.kuvvet olarak görüldü.

Ama ondan sonra gelen ikti darlar, bu kazanımları yokettiler. 1971 askeri muhtırası, ille de 12 Eylül Asker Darbesi gazetecileri tutuklamakla yetinmedi, kendi giderken ba sında tekelleşmenin de önünü açarak sahiplik yapı sını değiştirdi, özgürlüğü kısıtlayıcı bir güç yapısı oluşturdu.

Geldik bugüne…

Geldiğimiz noktada gazeteciler ne bayram yapacak, ne de kutlama yapacak durumda. Çünkü özgür olduğumuzu gösteren en ufak bir emare yok. Tablo çok kötü, sayılar acı verici ve kara..İktidara muhalif olduğu için öldürülen gazeteciler, tutuklu gazeteci ler, ‘erişim yasağı’ gibi kav ramları lügatımızdan çıkaramadık. Terörle Müca dele Yasası gazeteciler için kılıçtan da keskin. Ceza Ka nunu’ndaki 20 kadar madde de, özgürlükleri hedef alan bu düzenlemeleri tamamlıyor. Tekelleşme, yandaşlaşma, basının %70’ini elinde tutan iktidar ve bütün özgürlükleri sınırlandıran yasalar, yönet melikler, yargının siyasallaş ması gibi faktörler değerlendirildiğinde ülkemiz, basın özgürlüğü açısından en kara dönemini yaşıyor. 2024 yılında sicil daha da bozuldu, karnede kırık notlar arttı. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı Dünya Basın Öz gürlüğü Endeksi’nde ülkemiz 160. Sıralarda yer alıyor.

Türkiye, gazeteciler için yarı açık cezaevi…

Son olarak Dezenformasyon Yasası ile bir likte Gazetecilik yapmak neredeyse artık suç haline geldi.Basının haber verme, toplumun haber alma, doğru ları öğrenme hakkı ortadan kalktı. Geride bıraktığımız yıl ise, tüm bunlardan farklı olarak; sosyal medya kullanıcılarına, gözaltı, tutuklama, sansür ve kısıtlamalarla akılda kalacak. Facebook, Twiter, Youtube paylaşımları da yargılanma nedeni olarak görülüyor. Hatta oradaki mesajlar delilleri karartma olabileceği  gerekçesiyle gazeteciler evleri basılarak ifadeye götürülüyor.
Bir de bunu yapanların ideolojilerinden yana olanlar günümüzü gösterdikleri halde utanmadan, sıkılmadan günümüzü kutluyor. Nutuk atıyorlar. Basınsever görünüyorlar. Onların gazetecileri yanaklarından makas aldıkları, sırtını sıvazlayıp cebine harçlık koydukları yalakalardır, bence onları kutlasınlar…

Tüm bu hiç değişmeyen vahim tablo gazetecilerin, gazeteci adaylarının gözünü korkutmasın, yıldırmasın. Tarihlerin mutlaka sonu vardır. Bu günler de geçer.

Gazetecilik suç değildir ve gazeteci halktır, halklar kaybetmez…Gazeteciler gerçeğin peşinde koşmaya, hakikati aramaya aktarmaya devam edecek. 2025’te de düşüneceğiz, yazacağız, haber yapacağız, mesleğimizi sürdüreceğiz.

Ufuk Kekül, yazmaya, okumaya, ulusunu ülkesini sevmeye, halkının tarafında durmaya  devam ediyor. Sıradaki celp gelsin…

COMMENTS

WORDPRESS: 0
DISQUS: 0