FERDİ TAYFUR

HomeGiresun

FERDİ TAYFUR

Herkes ‘gençlik yıllarımızda Ferdi dinlerdik’  diyorya şimdi, ben dinlemezdim. Sonradan oluşmuş bir türdü.  Beni içermezdi, müziği, sözleri, kötü arap

SU ALTINDA FOTOĞRAF EĞİTİMİ
BALBAY AKSU’YU ZİYARET ETTİ
EYNESİL ŞEHİT BEKİR KELLECİ’YE AĞLIYOR…

Herkes ‘gençlik yıllarımızda Ferdi dinlerdik’  diyorya şimdi, ben dinlemezdim. Sonradan oluşmuş bir türdü.  Beni içermezdi, müziği, sözleri, kötü arap ritimleri serpilmişti içine belli kalıplar taşımayan… Daha çok klasik, pop müzik, halk-özgün müzik, Akdeniz napoliten şarkılar ve tabi ki biraz da blues, jaz şarkılar ilgimi çekerdi. Tercih meselesi…

Ferdi Tayfur’a ve müziğine karşı bir tavrım olmadığı gibi sempatim de yoktu ama. O yılların hoşgürüsü içinde bütün karşıtlarla yanyana durur, redetmezdik, anlamaya çalışırdık.  O’nu ve müziğini göç ve kültür olgusu içinde bir dönem müziği olarak değerlendirdim. Bir temsilciydi…

60-70-80’li yıllar Anadolu insanı için yatağını, dengini omuzuna, çoluğunu çocuğunu eline alıp ekmeğini, umudunu, büyük kentlerde arama yıllarıydı.  Milyonlar  aktı gitti köylerden, ocaklar söndü. Tarımsal üretimden kopan  Cumhuriyetin 3.kuşağı sanayileşmenin ucuz işgücü, vahşice büyüyen Kapitalist sömürü sisteminin çarkının parçası oldular. Bir sınıf doğuyordu. Gecekondularda, hayatın içinde iki karanlık arasında çileli hayatlar çarkında ezilen, horlanan…O sınıfın insanları, gelirken yanlarında geleneksel kültürlerini getirmedikleri gibi kentlerin kültürlerini de kabul etmediler, değişmediler dönüşmediler.  Sosyal değişime ayak uyduramadılar.

Arabesk müzik tam da işte bu yeni dönemde çıktı. Kitleler bu müziği ve onu icra edenleri kendi temsilcileri gibi gördü,  duygu ve düşüncelerini, özlemlerini, acılarını, karamsarlıklarını, sevgilerini dile getiren kurtarıcılar yerine koydular.

Ama arabesk sadece bir müzik değildi.

Arabesk;  12 Eylül cuntasının duymayan, düşünmeyen, itiraz etmeyen, düzeni sorgulamayan,sadakatli bireyler yetiştirme ideolojisinden beslenen, toplumu değiştirmek, dönüştermek için oluşturulan bir kültür kalıbı, bir yaşam felsefesiydi.  Müzik sadece onun kitleler içinde bilinç örgütleme, zihin kontrol etme aracıydı.
Bu dönemde toplumcu gerçekçi sanat ve kültür üretimleri yasaklandı, toplumu bu zor süreçte yeniden inşa etmekten alı konuldu. O tarafta olanlar cezaevlerine atıldı, ortalık İMC çarşısında endüstrileşen otoritelerin ortaya saldığı  bağrı yanıklarına kaldı. Müziğin evrensel kuralları, öz, biçim, önemli değildi. Sinema, edebiyat, sanatın diğer türleri de bu dönemden nasibini aldı.

Ferdi Tayfurlar o dönemin ürünü ama diğer kötü arabeskçilerden biraz ayırmak lazım.

Cunta bittikten sonraki yıllarda Özal, bu yapma, müzik üzerinden oluşturulmuş kültürün sürdürümcüsü oldu. Hatta siyaset felsefesinin ana unsuru Arabeskti. Muhafazakar, İslamcı, demokrat, Nakşiler, cematler, tarikatlar,  sağcı, solcu hepsi birleşip Anap’ta birbirlerini elini kaldırmışlardı. Sevgili Uğur Mumcu’nun  ‘ Ekonomimiz Alaturka, Liberalizmimiz Arabesk ‘ dediği de tam da bu yıllardı. Liberalizm demeye bin şahit lazımdı. Bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler tamamdı da…Refah, adalet, özgürlük, demokrasi, örgütlenme, çok seslilik, bağımsızlık ve diğer Liberal toplumsal kavramlar ayaklar altında sürünüyordu. Köşe dönmeyi ve işini bilen görgüsüz burjuvalar  örgütlü haraç düzeni kurup yönetimin bir parçası oluyor, bugünlere giden yolun taşları döşeniyordu.

Özallı yıllar, herşeyin Arabeskleştiği yıllardı. Müzik artık işlevini tamamlamıştı. Bir toplum bütün anlayışları, değerleri, gelenek, görenekleriyle siyaset kurumu üzerinden arabeskleştirilmişti. TV’lerden,  gazetelerden  vıcık vıcık bir laubalilik taşıyordu. Artık Ferdi Tayfurlar değildi Arabeski temsil eden, hemen hemen herşeydi. Ve o herşey herşeyi değiştirmişti. Zengin Araplar İstanbul’da yaleleli yalelli geziyordu.

Bugün Ferdi Tayfur’u kaybedince o yıllar gözümün önüne geldi. Belki o yıllarda o müziği sevememin nedeni bu düşündüklerimdi.  O müzik dayatmaydı, propogandaydı.  Ama sonraki yılarda önyargılarımdan arındım. Bir de o kültür yerini bambaşka ucube bir sisteme ve şiddet toplumuna, cahiliye dönemine bırakınca  ve arabesk müzik kendini biraz daha çağdaş müzik normlarıyla düzeltip düzenleyince, biraz akladım kafamda. Hatta birkaç favori şarkı edindim; Müslim’den, Orhan’dan ve Ferdi Tayfur’dan. ‘Bari sen’, ‘Hatıran Yeter’, ‘Bana Sor’, ‘Geçen Yıl’…Onları dinledim bu gece.

Ruhun şad olsun Ferdi Tayfur.  Bir dönemin içinde, anılarımızda senin de adın anılacak.

COMMENTS

WORDPRESS: 0
DISQUS: 0