Bir ses vardır, halkın yüreğinde yankılanır ve hiç susmaz. Bir şarkı vardır, bir kuşağın umutlarına köprü olur. Bir insan vardır, sadece bir sanatçı d
Bir ses vardır, halkın yüreğinde yankılanır ve hiç susmaz. Bir şarkı vardır, bir kuşağın umutlarına köprü olur. Bir insan vardır, sadece bir sanatçı değil, bir dönemin sesi olur. Ve bir ölüm vardır, milyonlarca insanın içinde derin sızı olur. İşte şarkıların beyefendisi Edip Akbayram’ın ölümü de bunlardan biri.
Anadolu’da pop akımının belki de son adlarından biriydi. Milyonlar gibi ben de onu sevenlerden ve onun da ötesinde onun diktiği ve büyüttüğü umut ağacının tutkunlarından biriydim. Şarkılarında bizi kucaklayan, her sözünde umudu bizlere aşılayan bu yürek artık durdu.
Onun ölümüyle umutsuz kaldık.
Şimdi bizlere kim umut olacak?
Umutsuz yaşanmaz çünkü. Umut iyimserliktir. En büyük talihtir. Kalbimizi ısıtır, içimizi ferahlatır, çevremizi kara bulutlar bile sarsa görüşümüzü keskinleştirir. Umut dediğimiz bu can suyu, bizlere hayat verir; kaybolmamızı engeller. Bizlere çıkış yolu gösterir. Onun sayesinde yeniden nefes almaya başlarız. Bir şeyi ummak, şüphesiz kendimize olan güvenimizi ayakta tutan kaslarımızdır.
En çok da kendimizi tanımamızı sağlar.
Kendimizi tanımak, umut edeceğimiz her ne ise (iş, sevgili, ev, seyahat, kıyafet vb.) o şeyin geniş anlamda anlam dünyamızdaki izdüşümlerini görmek anlamına gelir. Mesela bir işimizin olmasını umut ederiz ya da bir eş
Gördüğünüz gibi insan ancak, umarak, umut ederek kendini tanıyabilir. Kendini tanıyan insan da mutlu olur. Bu nedenle umutlu insan mutlu insandır. Umut bizlere canlı olduğumuzu gösterir. Umut güvendir. İçinde yaşadığımız ve ayrılamaz bir parçası olduğumuz evrene, çevreye, topluma olan güven. Dünyada yanız olmadığımızı gösterir. Yaşamla çevrelenmiş olduğumuzun bilincine sahip olmamızı sağlar. Çünkü ancak umutla arzularsınız, canlılığa erişirsiniz. Çünkü umut hayattır. Ve umut kültürle de içkinleşir.
Bir millete de umudu ancak onu çok seven biri verir.
Edip Akbayram kendi milletini çok sevmiş olmalı ki, hiç durmadan Türk halkına şarkıları ile umut olmuştur. Halkına can suyu oldu, kalpleri ısıttı, hayat verdi. İçinde bulunduğumuz karanlık dehlizlerden çıkış yolu gösterdi. Onun sayesinde yeniden nefes aldık. O güvenimizi ayakta tutan kaslarımızdı.
Şarkıların beyefendisi kırk yıllık yaşamına neler sığdırmadı ki? 37 albüm, binlerce şarkı. Herhalde hepimizin yüreğine dokunan, dinledikçe ah çektiren bir Edip Akbayram şarkısı mutlaka vardır. Kimisi için “Aldırma Gönül Aldırma”, kimi için “Hasretinle Yandı Gönlüm”, kimi için “Kuşlar” ya da başka bir şarkı.
Hayat ona her zaman gülmedi üstelik. Buna rağmen her yanından umut akardı. Sadece dokuz aylıkken çocuk felcine yakalandı mesela. Bu nedenle zorlu bir çocukluk dönemi yaşadı. Ama müziğe olan tutkusunu da yine bu dönemde keşfetti ve bu yeteneği sayesinde Türk halkının gönlünde taht kurdu. Onunla Türk halkının arasına girmek isteyenler tarafından, baskılara maruz kaldı, yasaklandı. Ve daha bir sürü zorluk gördü. Ama buna rağmen asla umudunu yitirmedi, halkının sesi olmaya devam etti. Meydanlara çıktı gür sesi ile ezilmişlerin türküsünü söyledi. Sadece özgür olanlara değil, en karanlık hücrelerin içerisinde yatanların umudunu da yeşertti. Adaletsizliğe karşı dik duranların başında geldi. Ve en çok da memleketin dört bir yanında hayal kuran çocukların umuduna ışık tuttu.
Çocuklar inanın, inanın çocuklar,
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler,
Motorları maviliklere süreceğiz,
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler,
İnsan böyle büyük bir direnişi ancak çok sevdiği biri için yapar. O memleketini ve insanlarını çok sevdi. Sevdiği bu topraklar için durmadan mücadele etti. Umutları yeşertti. Ama umudun elçisi bugün sustu. Artık bu ses sadece bir çocuğun radyosunda, bir sokak müzisyenin gitarında yankılanacak.
SENİ SEVEN ÖLDÜ TÜRKİYE.
COMMENTS