(UFUK KEKÜL) REKTÖR MÜ ATANACAK, YOKSA DİREKTÖR MÜ? 21 Haziran'da süre doldu, gerekli bilgi ve değerlendirmeler, görüş ve önerilerle birlikte Y
(UFUK KEKÜL)
REKTÖR MÜ ATANACAK, YOKSA DİREKTÖR MÜ?
21 Haziran’da süre doldu, gerekli bilgi ve değerlendirmeler, görüş ve önerilerle birlikte YÖK hazırladığı dosyayı ‘Külliyeye’ sundu. Giresun Üniversitesi’ne hafta içinde 50’ye yakın aday içinden bir isim atanacak.
Üniversitede halen görev yapan Prof’ların tamamı bu göreve talipli oldu.
Aygün Attar dışında, o nedense geri durdu, çekildi.
Başvuranlar arasında çok tanınmış, alanlarında başarılı olmuş isimler var.
Sizce Rektör kim olmalı?
En azından kimin olamayacağını, olmaması gerektiğini biliyoruz.
Bizim bilmemiz yetmez.
Ancak Sayın Erdoğan, seçimini AKP Genel Başkanı olarak mı yapacak, yoksa tarafsızlık yemini etmiş, liyakati esas alan bir Cumhurbaşkanı olarak mı?
Erdoğan’ın kararı, soruşturma kıskacından kurtarılma, aklama vadiyle istifa ettirilmiş Rektörün yerine arkadaş ataması yaptıran şahsı, seçilmediği, resmen atanmadığı, sadece memur edilerek vekaleten o koltuğa oturtulan birisinin kapısında hizaya girenleri memnun edecek mi?
Bunu öğrenmeye az kaldı.
Bugüne kadar hep kriz ve kaoslarla, layık olmadığı olaylarla anılan üniversitemizi duraksama ve bitişe sürükleyenlerden kurtaramazsak, Giresun’un kurtulması mümkün değil.
LİMANDAKİ UCUBELER 
Yazılar yazdım, tepki gösterdim.
Limandaki depolardan önce onların dikilmesine emsal teşkil eden güya Gümrük binası diye yapılan o ucubeye de karşı olduğumu belirttim.
Kimsenin gıkı çıkmadı.
Önce o binaya izin verildi, ardından depolar, bir zincirin halkası gibi eklendiler; şehrin denizle arasına dizildiler.
Sessiz kalındıkça sonu gelmedi, şimdi de depolarda sanayi üretimi yapılıyor gibi toz, duman ve kötü koku havanın hücrelerine yayılıyor.
Şimdi şef çubuğu salladı, hep birlikte koro halinde bağırıyorlar: Adeta ölüm soluyoruz…
Samimiyet lütfen…
Soluğunuzu yeni mi almaya başladınız?
Bina dursun, silo kapansın çifte standartıyla davrananların ne kadar iyi niyetliler ki?
Sahi…
Kim verdi o ruhsatları, kim?
Bunca tepkiye rağmen bu ildeki yerel yöneticiler, çevre müdürlüğü gidip orada ne oluyor diye neden bakmazlar. İki bağ pancar satan keyfanının başına dikilen zabıta o binaları neden görmez?
Bu kadar mı sahipsiz olur bu kent?
Yoksa bu kenti olduğu gibi kapatıp başka bir coğrafyaya mı gitmeli?
MAGANDALAR…
İstanbul Pendik’te iki şehir zorbası yol vermemekle suçladıkları çiftin aracını tekmeledi, aynasını kırdı.
Aracın sürücüsü saldırganlara ısrarla araçta bulunan eşinin hamile olduğunu söyledi ancak bu saldırganları durdurmadı. Arabanın üstüne çıkan saldırganın belinde silah olduğu da görüldü.
Saldırıya uğrayan çift görüntülerle birlikte polise giderek şikayetçi oldu.
Bir şey olur mu, tabi ki hayır!
Buna da uğraşacağız.
Ama bu canilere toplumsal tepkiyle ceza vermek en doğrusu.
Öyleyse yemiyoruz tatlılarını…
Böyle adamların tatlıları mı yenir?
Aslında sayıları çok.
Bunlar gibi siyasi kültürün yarattığı etkiyle; şiddet, öfke diliyle ruh halleri şekillenen yüzlerce insanla birarada yaşıyoruz.
Hoşgörü, nezaket, saygı, sevgi, tahammül, hatta konuşmayı bir tarafa bırakmış dişleri, yumrukları sıkılmış, gözleri dönmüş bambaşka canlılar gurubu oluştu.
İnsan galiba kötüye doğru evriliyor.
İnsan dışında kendi türüne kötülük yapan canlı hala çok az.
İMAMOĞLU’NUN AÇIKLADIĞI YAĞMA DÜZENİ 
Mazbatası alındıktan sonraki 51 günde; 3 milyar 300 milyon yeni borç, 1 milyar 700 milyon harcama, 2.500 yeni istihdam!..
Bu daha ilk, sonu da gelecektir diye umuyorum.
Sosyal demokrat, şeffaf belediyecilik bu işte.
Kamu malına el uzatmayacaksın, çalmayacaksın, çaldırmayacaksın, çalanı da ifşa edeceksin.
Ondan sonra da alnın ak, yüzün pak, omuzun dik onurluca ‘adam’ gibi bu toplumun içine çıkacaksın.
AKP’liler devraldıkları belediyelerde bir şey bulamayınca çamur atıp, sütre gerisine çekiliyorlar. Ya kendileri bir çark kuracaklar, ya da muhalefeti susturmak için belge, bilgi baskısı kuruyorlar…
Giresun Belediye Meclisi’nde AKP’li başkanın yalanlanmayan, karşılık verilmeyen “Giresun Belediyesinin borçlarını detaylandırırsak, bu işin altında kalırsınız. Hiç karıştırmayalım” ifadesi bize bunu düşündürüyor.
COMMENTS