Tek partili dönemi bilmem. Bir darbe yılında doğdum, çocukluğum muhtıralı yıllarda geçti, bir başka darbede gençtim, sonra yaşım artık kemale erdi, d
Tek partili dönemi bilmem. Bir darbe yılında doğdum, çocukluğum muhtıralı yıllarda geçti, bir başka darbede gençtim, sonra yaşım artık kemale erdi, demokratik parlamenter sistem sona erdi, tek adamlı bir yönetimle yaşamımızı sürdürüyoruz.
Siyasal tarihimiz hep kendini tekrarladı. Dolap beygiri gibi düz ovada gittiğimizi sandık ama hep aynı yere geldik. O yer karanlık…
Bu sürede Giresun’un gündemi de hiç değişmedi, 50-60 yıl önce ne konuşuyorsak onu konuşuyoruz. İnönü’nün CHP’sinden, Menderes’in Demokrat Parti’sinden, Adalet Parti’den, Süleyman Demirel, Ecevit, Erbakan’dan hatta askeri cuntalardan, Özal’ın Anap’ın dan ne istedik; Yol, su, elektrik, işsizliğin giderilmesi, göçün durdurulması, eğitim-sağlık kurumları, yatırım-istihdam…Bir de fındığın hakettiği değeri bulması…Şimdi ne istiyoruz, yine aynı şeyleri!..
Barınmak ve karnını doyurma mücadelesi veren ilk insan Homo Sapiens’ten biraz daha iyi durumdayız.
23 yıldır iktidarda olan ve zaman zaman %80’lere varan oy desteği verdiğimiz Ak Parti, hatta o partinin en tepe noktalarında, söz karar yetki makamlarında siyaset yapan adamlar bile değiştiremedi bu gündemi. Hizmet beklentileri hep aynı kaldı. Sorunlar olduğu gibi duruyor. Merhum Hayrettin Erkmen ‘doktor atadık’ derdi, 50 yıl sonra Ali Temür de öyle diyor. Nazım Elmas imam atadık dedi galiba en son.
Bu süreçte hiçbir şey yapılmadı da değil. Ama onları da bu son iktidar birer ikişer kapattı, yok etti. SEKA gibi…
Ana gündemlerimiz vardı, bir de onları unuturmak için oluşturulmuş, uydurulmuş yapay olanlar. Son günlerin konusu Taşbaşı Parkı’na cami de bunlardan birisi. Havanda su döğmeye devam. Ötekiler dursun ille de camiyi konuşalım.
Konuya ben de dahil olayım. Malum yerel matbuatımızda adamakallı bu konuları irdeleyecek köşe yazarı yok. Bir yoruma ihtiyaç var yani ki, onu da ben üstleneyim.
Tarihçiler beni affetsin, yanlışım varsa düzeltsin. Bildiğim şu: Taşbaşı Parkı’nın olduğu alanda bir kilise var. Giresun’un Türkleştirilmesi sürecinde, 1510’lu yıllarda cami oluyor. Zamanın Trabzon Valisi Yavuz Sultan Selim, kaynak aktarıyor, külliyesiyle; fırın, medrese, mezarlık ve diğer müştemalatıyla birlikte yapılıyor. Adı Sultan Selim Camisi.
Ancak bina zamana dayanamıyor, 1930’lu yıllarda kalıntısı kalmış bina yıkılıyor, mezarlar taşınıyor, Caminin sağlam kalan minaresi Hacımiktat camine minare, çeşmesi Hacıhüseyin camisine çeşme oluyor. 1933’de de zamanın belediye başkanı Eşref Dizdar, bir proje hazırlatıp buraya park yapıyor. İyi ki de yapıyor.
O park cumhuriyetin çağdaşlaşma ve uygarlaşma sürecine, kentin sosyal yaşamına katkıda bulunan bir alan haline geliyor. Kent kültürü, kent bellleği orada oluşuyor. Şiirler, şarkılar, çok sesli müzik orkestrası, sanat, edebiyat, düğünler…Bizim çocukluğumuzun Ege, İzmir gemisinin geldiği geceler şölene dönüşürdü. Kaptanların masası sahne önünde olurdu. En şık giysilerle oturan aileler, masalarda su börekleri, dolmalar. Metal külahta Saytaş’ın kar kürtüğü üstünde döğülmüş dondurması. Telat amcanın gazozu…Hangi birini söyleyeyim. 80 yılın, üç kuşağın anıları var o parkta.
Hangimiz simit vermedik kırmızı balıklara, fıskiyede ıslanmadık? Masalarında sevgililer ürkek ellerini tuttular birbirlerinin.
O park geçmişimizdir, atalarımızın, cumhuriyetin mirasıdır.
Şimdi çıkmış 85 yıl sonra kim oldukları belli olmayan birileri, yeşil, çevre, doğa, kültür düşmanlıklarından tanıdığımız birileri, hille, hülle ile uyduruk gerekçeler oluşturarak Giresun Belediyesi’ne ait 3425 metrekare bir alanda kurulu, içinde anıt ağaç olan, şehrin botanik özelliklli parkına çöktüler. Tıpkı Gezi Parkı’nda yaptıkları gibi…Olmayan, tam olarak yeri bilinmeyen, bir bölümünün liman sahasında olabileceği tahmin edilen, geriye çakıl taşı bile kalmamış camiyi, sanki varmış gibi göstererek Trabzon Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na tescil ettirip tapusunu aldılar. Suç işlediler.
Park artık Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün.
Güya oraya cami yapacaklarmış! Başka işiniz yok mu sizin, her iş bitti de cami binasına mı kaldınız. Başka yer mi yok. Allah ıslah etsin, başınıza Taşbaşı’nın taşı mı düştü?
Bana bir tane Keşap durağından karşıya bakıp buraya ‘cami yapılır’ diyen bir tane şehir plancısı, çevre mühendisi, mimar, inşaat mühendisi veya imam bulun, sizinle beraber olacağım.
Sonuç olarak…Cami gibi kutsal bir ibadet mekanını, güç kullanarak ele geçirilen kamunun malının, ‘kul hakkını’n üzerine herşeyi yok ederek yapılmasına, zaten ibadetini 5 kilometre alan içinde, 4-5 dakika mesafedeki Çınarlar, Kale, Şeyh, Kapu, Hacımiktat gibi 10 küsür camide yerine getiren ve oraya yapılacak camiye bir kere bile gitme ihtiyacı bulunmayacak olan bu kentin dini bütün müslümanları en başta karşı çıkmalılar.
O kadar küçük bir alana cami gibi müştemalatlı bir yapıyı konuşlandırma çabası asıl niyeti ve emeli gizlemektir. Çökmeye dini alet etmek, cami binası üzerinden toplumda bir kutuplaşma yaratmadır.
Giresun halkı bu oyuna gelmemeli, sesini yükseltmeli ve itiraz etmelidir. Ben camiye değil, parkımın elimden alımmasına karşı çıkıyorum demelidir. Bu bir haktır.
Giresun’un vatanı Taşbaşı Parkı’dır. Giresunlular orayı korumalı ve varlığını sürdürmesinden yana olmalıdır.
Vakıflara devri içeren o tapu iptal edilmeli, Taşbaşı, park olarak tescil edilmelidir.
Ben inanıyorum ki Belediye Başkanımız Sayın Fuat Köse, bunun için hukuki yollarla bir mücadele başlatacaktır. Bütün bilgi ve belgeler mevcuttur. Bir kere orada bir cami yoktur. Diğer taraftan Köse, toplumsal muhalefeti örgütleyerek demokratik yollardan her türlü tepkinin gösterilmesine önderlik edecek, Giresunluların malına sahip çıkacak, peşkeş çekilmesine izin vermeyecektir.
Bunun için yarın Taşbaşı Parkı’nda bu konuda bir açıklama yapacak olan Köse yalnız bırakılmamalı, STK’lar, siyasi partiler, TSO, Borsa, kent konseyi, basın, muhtarlar, yani Giresun’u seviyorum diyen, Taşbaşı Parkı’nda bir anısı olan herkes orada olmalıdır.
Hatta Nazım Elmas, Ali Temür, Mehmet Fatsa da…
Susma…Sustukça sıra Giresun Adası’na, Kale’ye, Ticaret Lisesi’ne, Zeytinlik’e, Millet Bahçesi’ne, Rektörlük Binasına gelecek.
COMMENTS