Basının ahlak kurallarını, etik değerlerini makam gücü ve kudretiyle bozanların, doğru-dürüst bir medyanın gelişip güçlenmesinden yana olmayanların, bunun yerine tetikçi, trol, yalancı, tehdit ve şantajcıları, sadece kendini övenleri, yalaka ve yandaşları gazeteci,yazar yerine koyanların, kamu adına görev yapan gerçek gazetecileri yok etmeye çalışanların, mesleklerini özgür biçimde sürdürmelerine katkıda bulunmayanların, tersine; onları işsiz bırakarak veya yazma, çizme, fikir üretme ve yayma yollarını, yani basın özgürlüğünü yargı üzerinden davalar, tutuklamalarla kapatanların, 10 Ocak Gazeteciler Günü’nü kutlamaya hakları yoktur.
Onların bugün kendilerini şirin gösteren, gazetecilere yağ yakan nutuklarını, açıklamalarını, albenili görsellerini acı bir tebessümle izliyorum.
Artık değişmeliler ve daha samimi olmalılar.Onları maskelerini çıkarmaya davet ediyorum.
Unutmasınlar ki; özgür basından yana olmak, demokrasiden, daha güzel ve güçlü bir Türkiye’den yana olmak demektir. Halkın doğru haber ve bilgi almasını savunmak herkesin sorumluluğudur. Bundan korkulmamalıdır.
1981’de ama 1986 yılında ilk defa 60 lira para kazanarak Yeşilgiresun Gazetesi’nde başladığım daha sonra yerel, bölgesel, ulusal radyo, TV, gazete ve çeşitli basın-yayın kuruluşlarında sürdürdüğüm mesleğimin 33 yılında, bir 10 Ocak daha geride kalırken; gazeteciliği engellenmeye çalışılan, eleştirmesi halinde hapis cezası olasılığı bulunan, çalışması, yazması, üretmesi engellenen ama asla yılmayan bir mağdur olma onuruyla bir kez daha Yaşasın Basın Özgürlüğü diyorum.
Bu ideal doğrultusunda davrananları selamlıyorum ve onuruyla görevini yapan, güç koşullarda bedeller ödeyerek, halkının, kentinin ve ülkesinin, cumhuriyetimizin çıkarlarını canından aziz bilerek görev yapan bütün meslektaşlarımın bu anlamlı, özel ve önemli gününü kutluyorum.
Ebediyete intikal eden meslek büyüklerimizi, basın şehitlerimizi, rahmetle anıyor, yaşayanlara sağlıklar, mutluluklar diliyorum.
Gazeteci halktır, halklar kaybetmez…