Kaybettiklerimizi sıralayıp tekerrür yapmaktan ziyade elimizdekini kaybetmemek için çalışmamız gerektiğini hatırlatmak isterim.
2006 yılında kurulmuş olan Giresun Üniversitesi, bir bilim yuvası olmasının yanında Giresun’un elinde kalan en önemli yatırımı, adeta bacasız sanayisidir. Kimilerinin çoğu zaman acımasızca eleştirdiği, karalamaya çalıştığı Rektör Prof. Dr. Aygün ATTAR yönetimindeki Giresun Üniversitesi, 2012 yılından itibaren adeta şaha kalkmış, bir zamanlar hayal bile edemeyeceğimiz kazanımlarıyla Giresun’un haklı gururu olmuştur.
2008-2009 Eğitim-Öğretim döneminde Giresun Üniversitesi bünyesine dahil edilen Tıp Fakültesi’ne kayıtlı öğrencilerimiz, geçmiş yönetimin yaptığı protokoller nedeniyle Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde eğitim görmekteydiler.
2012 yılında göreve gelir gelmez Tıp Fakültesi’nin yer ve akademik kadro problemlerini çözüme kavuşturan Rektör Prof.Dr.Aygün ATTAR ‘ın sayesinde fakültemiz, bu yıl ilk mezunlarını verebilmiştir.
Yani mezun öğrencilerimizin diplomalarında hepimizi heyecanlandıran ,duygulandıran “ Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi “ yazmaktadır.
Tıp Fakültesi bugün bölgede ilk olma özelliğine sahip başarılı ameliyatlara imza atan kadrosuyla Giresun’un sağlıkta birinci tercihi olmaktadır.
Oysa çok değil bundan iki yıl öncesine kadar hastalarımız Trabzon-Samsun veya büyükşehirlerde derdine deva aramak zorunda kalıyorlardı.
Giresun; sanayiden, üretim alanlarından yoksunluğu nedeniyle göçe zorlanmıştır. Bu şehirde ekonomiyi canlandıracak olan turizmdir. Tanrının Giresun’a cömertçe sunduğu doğal güzellikleri turizmi geliştirmeye başlıca teşviktir. Turizmin gelişip canlanması da tanıtıma bağlıdır. İşte tam bu noktada Giresun Üniversitesi ‘nin önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor.
İki yıldır Giresun Üniversitesince düzenlenen sempozyumlara dikkat ediniz. Uluslar arası düzeydeki bu sempozyumlardan II. Uluslararası Kadın Sempozyumu ve Sanat Çalıştayı’na farklı kıtalardan, 30 ülkenin 70 ‘e yakın bilim insanı, araştırmacı, bürokrat, sanatçısı ve gazeteci katılmış, konuklar dört gün Giresun’da kalmış, sempozyumun ardından Giresun’u gezip tanıma fırsatı bulmuşlardır. Bu sempozyum Toplumsal ve Siyasal Hayatta Kadın başlığıyla tartışma ve çözüm önerilerinin sunulduğu bilimsel niteliğinin yanı sıra Giresun’un tanıtımına yönelik yapılmış muhteşem bir organizasyon olup taktire şayandır.
Hepimizin bildiği üzere geçtiğimiz yıl ; %98 doluluk oranı ile Türkiye’nin en çok tercih edilen Üniversitesi olmayı başarmış olan Giresun Üniversitesinin öğrenci mevcudunun 2014-2015 Eğitim –Öğretim yılında yeni verilen kontenjanlarla birlikte 30 bini bulması bekleniyor. Üstelik bu mevcut öğrenciler sadece yurtiçinden değil. Bu dönem YÖK tarafından belirlenen 1600 kişilik kontenjan dünyanın farklı ülkelerinden gelecek olan öğrenciler için.
Bu ne demektir?
Bu işsizliğin, üretimin, sanayinin yok olduğu kentimizde yeni iş imkânları demek. İnsanlarımızın gelmesi kuvvetle muhtemel olan 30 bin öğrenciyi bu şehirde tutmak, onlara sosyal alanlar oluşturmak, barınma imkânlarını arttırmak için canla başla çalışması gerekir demek.
Giresun Üniversitesinin Giresun için önemini anlamak için müneccim olmaya lüzum yoktur. Halk bunu çok iyi biliyor. Zira sokağa çıkıp esnafa sorduğunuzda alacağınız cevaplar üniversitenin kent ekonomisini nasıl canlı tuttuğunu gözler önüne sermektedir.
Bu gerçeği görmezden gelip, küçük ,trajik gerekçelerle ,acımasızca Üniversiteyi eleştirerek prim yapmaya çalışanların gerçek niyetlerinin Giresun olmadığı da aşikardır. Şayet öyle olsaydı yapılan hizmetlere köstek olmak yerine destek olurlardı.
Tüm engellere rağmen Giresun Üniversitesi Giresun’dan dünyaya açılan ilim yuvası olacaktır. Sabır ve inançla bekleyip göreceğiz.