YAŞASIN 19 MAYIS…
Bugün 19 Mayıs…En büyük, en önemli, en anlamlı bayram. Bir çağı açıp kapatan günün yıldönümü.
Emperyalizmin açık işgali altındaki Anadolu halkının, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le birlikte KURTULUŞA KADAR SAVAŞ kararını verdiği gün.
Cumhuriyete, tam bağımsız Türkiye’ye, ulus devlet olmaya giden yolda ilk adım atıldı bugün.
Atatürk bu yüzden “doğum günüm' dedi bu güne.
Bu yüzden de O’nu bugün, bayramını ortadan kaldırarak öldürmek istiyorlar.
Ama beyhude…
O, en çok da bugün yaşıyor.
O’nu her zaman, ama en çok da bugün anıyor, arıyor ve özlüyoruz.
Bugün bir kez daha vurguluyoruz ki… 19 mayıs ülküsü yaşamalıdır…
Ve biliyoruz ki; Atatürk'ün İlkelerinden, inançlarından, kurduğu laik demokratik cumhuriyetten, demokrasiden, ulusal bütünlükten, şerefli bir millet olarak yaşamamızı sağlayan değer, erdem, kültür, gelenek ve göreneklerden uzaklaşıldıkça, bu ülke tekrar 19 Mayıs sabahlarına gidecektir.
Ve boşuna bekleyeceğiz o sabahlarda..Çünkü bir daha Samsun’dan Atatürk gelmeyecektir.
Bu toprakların bize yurt olmasını sağlayan, bu uğurda canlarını kanlarını veren şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyoruz..
Bu kutlu günde herkesi O'nun yazdığı gençliğe hitabeyi bir kez daha okumaya, anlamaya ve orada yazılanları düşünerek davranmaya, şöyle bir Türkiye’ye bakmaya davet ediyoruz.
Hele de bu günlerde…
Yaşasın 19 Mayıs….
Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli güven kaynağındır. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyen kötücüller bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan; ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanaklar ve koşullar çok elverişsiz olabilir.
Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir utku kazanmış olabilirler. Zorla ve aldatıcı düzenlerle sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemilikleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine düşman girmiş olabilir.
Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, yurdunda, iş başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık içinde olabilirler. Üstelik, hainlik de yapabilirler. Daha kötüsü, iş başında bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler.
Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin gençliği!
İşte, bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Bunun için gereken güç, damarlarındaki soylu kanda vardır!
(Söylevden)
(19 MAYIS 2012)