İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in muhalefet masasını dağıtma hamlesi beklenmeyen bir gelişme ve sürpriz değildir. Zaten sandalyede eğrelti oturuyordu. Bir gün kalkacaktı, öyle yaptı. Çünkü kendisi bu konuda pek mahirdir, geçmişte aktörlükleri vardır. Siyasetin geleceğini şekillendirme rolünü hep çok iyi oynamıştır.
Sicilinden biliyoruz.
Seçim süreçlerine girilirken özellikle Erdoğan’ın iktidarına giden yola taş döşenmesini, O’nu güçlendiren iktidarda kalmasını sağlayan benzer hamleleri hep gördük. Refahyol’un dağılması, İsmail Cem’e parti kurulması, Derviş’in transferi, Ecevit’e çekilen operasyon, Ağar-Mumcu ittifakının bozulması…Bu ve benzer örnekler çok…Bu da onlara benziyor, aynı çirkinlikte ve demokratik süreçlere zarar verir düzeyde…
Bence seçimlere 70 gün kala Sayın Akşener’in yaptığı bu ‘bozguncu’ hamle de bilinçlidir, planlıdır. ‘Kendi aralarında anlaşamayan bir muhalefet’, ‘aday bile bulamayan muhalefet’, ‘bunlar Türkiye’yi yönetemez’ algısını güçlendirmek iktidar ve Sayın Erdoğan’ı seçenek olarak göstermek için yapılmış stratejik bir hamle, bir operasyondur.
İkincisi CHP’nin zaten karışık olan iç yapısında gedik açmak içindir. İki büyük şehir belediye başkanını kendi adayıymış gibi sunmak, istemedikleri halde onlara ‘aday olun millet sizi çağırıyor’ demek de neyin nesi?
Madem bunu istiyordun niye orada oturdun? ‘Evine’ dönmedin ki… Kaldı ki liderin görevi kazanacak aday bulmak, aramak değil adaya kazandırmaktır. Hele de bu dönemde bütün her şeyin muhalefetin lehine olduğu bir dönemde her adayın kazanma olasılığı varken bu arayış niye?
Sonuç olarak, bakmayın siz yandaş medyanın masa çöktü, yıkıldı, yandı bitti, kül oldu teranelerine…Aslında Sayın Akşener masadan kendisini kovdurmuştur. Çünkü muhalefetin diğer partileri orada hala durmaktadır. Yani masa dağılmamıştır. Hatta Akşener’in engellediği katmanlarla daha da genişleme ve gelişme olasılığı, sol kanatı da katarak büyüme olasılığı doğmuştur.
Dolayısıyla bu operasyonun Erdoğan dışında kimseye bir yararı olmadığı gibi başta masada başbakanlık talebiyle bulunan kendisine, partisinin kitleler nazarındaki güven ve itibarına, orada iken güçlenen örgütsel yapısını da zarar vermiştir.
Dün geceden bu yana gösterilen tepkiler bunu göstermektedir. Bir yıllık süreç, 10 kadar toplantı, parlamenter sisteme geçişin yol haritası, son olarak birkaç saat önce imzalanan protokol…Akşener’in “bu ittifakı dağıtan millete ihanettir” sözleri…Milletin aklında siyasetin not defterinde duruyor. Durup dururken böyle bir kriz yaratmak da neyin nesi? İYİ Partililer bunu bugün kimseye açıklayıp anlatamamaktadır. Yarın sahada, seçim kampanyası sırasında da anlatamayacaklardır.
Meral Hanım masadan kalkarak tarih yazacağını iddia etmiştir ama tarih onu yazmıştır. Çok koyu harflerle başka cümlelerle…
CHP ne yapmalıdır? Uzun bir konu ama şu kadarını söyleyeyim: CHP İdeolojik farklılıkları, dünya görüşleri farklı partileri bir araya getirip söz, karar almada yetkili kılmak, kendisinden olmayanları başköşeye oturtup vitrinini süslemek yerine; sığıntı, mağdur, muhtaçmış gibi davranmak yerine, iktidar paylaşımı ve bölüşümüne dayalı ittifaklar yerine, kendi sol-sosyal demokrat, devrimci ilkelere, düşünce ve anlayışlara açık politikalarını güçlendirmeli, dar gurupcu kadro partisi kimliğinden sıyırılıp işçilerin, köylülerin, toplumsal adlarla anılan gurupların daha çok temsil edildiği bir parti kimliğine kavuşarak kitleselleşmelidir.
Akşener Vakası herkese ama en çok da CHP’ye ders olsun.