Haber: Merve Dilmeç
Sanayileşme, teknolojik gelişmeler ve nüfus artışıyla birlikte artan enerji ihtiyacı, ülkelerin refahı için önemli bir etken haline geldi. Bu durum, tüm dünyada enerji kaynakları üzerinde durulmasına ve bu kaynaklardan daha fazla fayda sağlanılmasına neden oldu.
Günümüzde artan enerji ihtiyacını karşılayabilmek için birincil-ikincil veya yenilenebilir-yenilenemez şeklinde sınıflandırılan enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılmaya başlandı.
Bu konuda yapılan bilimsel çalışmada Türkiye’nin linyit düzeyinin orta düzeyde, taşkömürünün ise alt düzeyde olduğu görüldü.
Giresun Üniversitesi’nden Doç. Dr. M. Esra Atukalp ile Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayhan Kesimal’a ait “Türkiye’de Kömür Madenciliğinde Etkinlik Değişimi” adlı çalışmada, birincil enerji üretimi, linyit ve taşkömürü odaklı olarak ele alındığında; 1970-1975 döneminde taşkömürü üretiminin, 1976’dan sonra ise linyit üretiminin fazla olduğu tespit edildi.
Kömür: Enerji üretimindeki vazgeçilmez kaynak..
Çalışmada, birincil enerji kaynakları arasında yer alan kömür, elektrik üretiminde, sanayi, konut ve ticari ısıtma sistemlerinde kullanıldığı ve rezerv ömrü nedeniyle enerji üretiminde önemli olduğu belirlendi. Enerji kaynaklarının tamamı gibi kömürden sağlanabilecek üst düzey faydanın elde edilmesi için üretim açısından etkinlik ve verimlilik sağlanmasının gerekliliği vurgulandı.
Türkiye’de kömür madenciliğinde gelişme olması için mevcut kaynakların etkin bir şekilde kullanılması gerektiği tespit edilen çalışmada bu sayede, Türkiye’de linyit ile taşkömürü üretimine odaklanılarak ve enerji ihtiyacını yerli kaynaklardan karşılayarak dışa bağımlılığının azaltılabileceği savunuldu. Ayrıca, kömür rezervlerinin çevre dostu ve verimli bir şekilde işletilmesi, sürdürülebilir bir gelecek için gerekli olduğu belirtildi.