Alaattin Çakıcı, daha önce tıpkı Devlet Bahçeli gibi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a en ağza alınmayacak ‘ite atsan gudurur’ kabilinden sözlerle hakaretler ve tehditler yağdırmıştı. Karşı çıkmıştım.
Onları şimdi buraya yazsam hakkımda hakaret davaları açılır ve bilmem kaç yıl ceza isterler ve istedikleri kararı da çıkartırlar.
Onun için ‘küfür’ diye geçelim, cevaz vermeyelim cücelere!
Küfürü edene bakılıyor, bir şey olmuyor.
Nitekim Bahçeli, iktidarın destekçisi oldu, Çakıcı da küfür ettikçe kapıları açıldı, saçları boyanıp cezaevinden çıkarıldı. Şimdi de ikisi de küfürlerinin yönünü değiştirdi, küfür ettikleriyle birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çakıyorlar birlikte.
Hepsi Çakıcı oldu…
Hadi Erdoğan, Bahçeli siyasetçiler. Küfürü bir üslup, hitap dili olarak seçiyor olabilirler. O’nları bir tarafa koyalım ama Çakıcı kim, bir organize suç örgütü yöneticisi. Geçmişinde ne ararsan var; cinayet, yaralama, tehdit, adam kaçırma, uyuşturucu, silah kaçakçılığı…
Böyle birisinin tutup da ülkenin ana muhalafet liderine küfür etmesi makul görülmemelidir.
O mektupta belirtilen sözlerin muhatabı sadece protokolün 4.sırasındaki Kılıçdaroğlu değil, devlettir, o devletin milletidir, o partiye oy verenlerdir, vermesi muhtemel bütün yurttaşlarımızdır.
O küfür ortada duruyor, buyurun isteyen alsın ama ben kendime edilmiş gibi görüyor ve aynen iade ediyorum.
Ama…En başta ülke yönetiminin tepesindeki Erdoğan’la yanındaki Bahçeli ve onların partilileri böyle bir sicile sahip birisinin kendilerine, iktidarlarına küfürle destek vermesine karşı çıkmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarının sarsılmasına, güvenlik imajının bozulmasına, müsaade etmemelidirler. Hatta bizzat onlar yargı kuralları çerçevesinde Çakıcı denilen adamdan hesap sorulmasını sağlamalıdırlar.
Ben biliyorum ki, Ak Partili ve MHP’liler böyle bir ‘temsiliyet’e karşılar.
Bunlar olacak mı, tabi ki hayır. Benimki sadece bir temenni de kalacak biliyorum. Nitekim 48 saat geçti, hala bu adam hakkında tek bir adli işlem yok. Tepki yok. Hatta adamı ‘muhalefetten hesap soran ‘son kabadayı’, ‘bozkurt’, ‘kurt’ ‘kahraman’ filan ilan edenler var.
Yakında Çakıcı’ya Çakıcı kadrosu ayarlayıp devlet kadrolarında görev verirlerse şaşırmayın. Tıpkı maaşlı troller gibi…Büyükelçi mi, yok yahu o kadar da olmaz!
Ben size bir şey söyleyeyim mi, bu adam küfür etmeyi de bilmiyor. Bunlar sinkaf…
Bir abimiz vardı, birisinin ismini söyleyip koltuk altında değdiğinde ona küfür ederdi. Sadece kişilere değil, ne söylerseniz ona…Çakıcı da onun gibi.
Ama bir de Sokakbaşı’nda Cinahmet amca vardı. Edebi küfürler ederdi. Cümleleri sanat eseri gibi süslerdi. İçinde bir tane itici söz olmazdı Mizah olurdu, güldürürdü, düşündürürdü.
Hatta sırf ondan öyle küfürler duymak için kızdıranlar olurdu, başta Sema abi (Yazıcıoğlu) olmak üzere.
‘Okkalı küfür’ diye bunun için derler. Bir ağırlığı olmalı yani. Herkesin ettiği gibi edersen anlamı olmaz. Ahmet amcanın ki de işte öyleydi. (Acaba Giresun küfürleri) diye bir makale mi yazsam, örnek olması açısından.
Yazık çok yazık. Türkiye’nin geldiği noktaya çok üzülüyorum, çok. Küfür bile edemeyen adamlara devlet yöneticisi gibi davranıyor.