Ufuk Kekül
Laiklik ilkesiyle İslam dininin kural ve koşullarının özgür biçimde yaşanmasını sağlayan Cumhuriyet ve O’nun kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bugünkü Cuma hutbesinde, 3 gün sonra kutlayacağımız Cumhuriyetimiz ve kuranlarla ilgili tek bir cümle olmaması, Atatürk ve kurtuluş savaşı kahramanlarına, şehit ve gazilerimize tek bir Fatiha’nın bile çok görülmesi İslam dinine, Kuran’a, vatana, cumhuriyete ihanettir.
Çanakkale’nin, 19 Mayısın, 23 Nisanın yıldönümlerinde de aynısını yaptılar.
Bütün ölülerin hayırla, duayla yad edilmesini emreden dinin mensuplarının ibadetlerini yerine getirdiği camiler böyle mi olmalı?
Ayıptır, yazıktır ve de günahtır.
O camilerde ezan okunuyorsa, bu cumhuriyeti kuranlar sayesindedir.
Bu Cumhuriyetin kurulmasında dinimizin mensuplarının, camilerin ve din görevlilerin de payı vardır. Hainlerle işbirliği yaparak saf değiştirenleri de, elde bayrak, kuran savaşan din görevlilerini, İlk Diyanet İşleri Başkanı İmam Rıfat Börekçi’yi unutmadık. Atatürk’ün Balıkesir’de minberden okuduğu hutbeyi unutmadık.
Şimdi o camileri Cumhuriyete karşı gibi göstermek, siyasetin merkezi haline getirmek, imamları parti görevlisi, hutbeleri propaganda aracı gibi görmek yakışıyor mu.
Cemaati bu şekilde ikiye bölenleri kınıyorum.
Kılan kılar, giden gider. Bana düşmez.
Ama bu anlayışa sahip kafaların ürettiği hutbelerin okunduğu camilerde, o imamların arkasında Cuma namazı kılınmasını dinen caiz olarak da görmüyorum.
İbadetin evde yapılması daha anlamlı sanki.
Zaten araştırmalar da ortaya koyuyor ki, böyle yapanlar çoğaldı, insanları camilerden soğuttular. Camaat sayısı hızla düşüyor.
Böyle bir gereksiz Diyanet kapatılmalıdır.
Bütün inançları koruyan bir başka kurum örgütlenmelidir.
O zaman belki İslam dini daha özgür ve bağımsız yaşanacak, daha kucaklayıcı, sevgiyi, saygıyı, barışı, hoşgörüyü esas alan bir anlayışa bürünecektir.
En önemlisi de hepimizin hakkı olan kaynaklarımızı, bütçemizi sömüren asalak bir sistem sona erecektir.