Afetler şehri Giresun ve ilçeleri ilk defa afet sonrasında yanında, yakınında önce bakanlar sonra bir Cumhurbaşkanı gördü. Erdoğan’ın Giresun’a yaptığı ‘geçmiş olsun’ ziyaretini önemsiyorum.
Teşekkür ediyorum…Olması gereken budur.
Ayıca kendisinin Giresun Afetinin zararlarının karşılanması, mağduriyetlerinin giderilmesi ve hayatın normale döndürülmesi ve bundan sonra buna benzer felaketlerin olmaması için açıkladığı paketi, eksiklerine rağmen objektif bakış açımla doğru buluyor ancak ‘tüm bunların gerçekleşmesini beklemek gerekir’ diye de temkinli yaklaşıyorum.
Çünkü Türkiye’de söylenenle yapılan arasında her zaman, özelikle bu dönemde bir fark olmuştur.
Bir kere bürokrasi ve sümen altı diye bir şey var.
Hele afete neden olan iş ve işlemleri yapanlar afetin yaralarını sarmakta ne kadar başarılı olacaktır?
Kediye ciğer teslim etmek gibi…
Bir dereyi ıslah etmeyenler, suların sulara kavuşmasını engelleyenler, dereleri imara açanlar, HES ortakları, köprü üstüne köprü yapanlar, uyarılara rağmen karayolu üstündeki menfezin altını oyarak 5 askerin, 1 operatörün şehit olmasına vesile olanlar ilin afet riski alanlarını belirlemeyen ve önleme planlarını yapmayan yerel yöneticilerle kısa sürede yol almak mümkün olmayacaktır.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanına açıkladığı kaynakların nasıl ve nerelerde kullanıldığını sıkı sıkıya takibini yapmasını öneririm.
O liyakatsız yöneticilerin paraları çarçur edecekleri, har vurup harman savuracakları da muhakkak.
İlle de esnafın 50 bin liranın altındaki zararlarının tazmini için kesinlikle o esnafı banka kapılarından döndürecek uygulamalara cevaz verilmemelidir.
Onun için her şeyin kanuna kitaba döküldüğü bir Afet Kararnamesi çıkarılmasını istedim, bekledim.
Ayrıca bu afete neden olanlardan bir ya da bir kaçına ibreti alem için kayıp canlar ve malların müsebbibi gösterip adli ve idari soruşturma neden açılmaz, neden korunuyorlar?
Yok mu bunu yapacak bir babayiğit?
Hala geç değil, suç duyurusu aranıyorsa, bu yazının öyle algılanmasını bekliyorum.
Kaldı ki ülkenin Cumhurbaşkanı Harşıt Vadisi’nde kum çakıl alınmasını yasaklayarak oradaki şantiyelerin afete neden olduğunu göstermiştir.
1 METREKAREYE KAÇ İNSAN, KAÇ İNSANA KAÇ VİRÜS DÜŞTÜ? ..
Gelelim bir başka konuya…
Pandeminin tavan yaptığı ve bulaşı riskinin artığı bir süreçte, üstelikte can ve mal kayıplarının yaşandığı afet bölgesinde, Dereli’de, Doğankent’te böyle bir miting organize edenler, bana göre sadece halkın değil, sayın Cumhurbaşkanı’nın da sağlığını hiçe saydılar.
Sırf afetin yaralarını sardık,halk memnun mesajını vermek için değer miydi böyle göseriye?
Cumhurbaşkanının afet için devletin yapması gerekenleri anlatması için illa miting mi yapılması gerekiyordu?
Şu anda 3 binlerde seyreden Giresun’daki COVİD 19 vaka sayısının bugünkü vurdumduymazlık ve umarsızlıktan sonra kaça çıkacağını hep birlikte göreceğiz.
SOSYAL MESAFE HERKES İÇİN OLMALI
Mitinglerde ve diğer alanlarda halka uygulanmayan sosyal mesafe kuralının aynı günün akşamı düzenlenen av sezonu açılışındaki törende uygulanması, kendi canlarının ne kadar önemli olduğunu, diğer her şeyin ne kadar önemsiz olduğunu gösteriyor.
Doğanın doğasında olan afetleri güçlenmesine cevaz veren yöneticilerden kurtulduğumuz günler dileğiyle…