Aralarında Hüseyin Yılmaz’ın da olduğu 12 Eğitim-İş şube başkanı, bulundukları illerdeki vaka sayılarındaki artışa dikkat çekerek, bu koşullarda okulların yüzyüze eğitime açılmasına karçşı çıktılar.
Başkanlar ortak açıklamalarında, şu görüşleri dile getirdiler: “Ülkeyi yönetenler, toplu cenaze törenleri ve şova dönüşen “lebalep” parti kongreleriyle büyük bir sorumsuzluğun altına imza atmışlar ve okulların açılmasını, hayatın normale dönmesini riske atmışlardır. Bugün okulların açılması salgın açısından bir risk olarak değerlendiriliyorsa, bunun nedeni eğitim çalışanları ve öğrencilerimiz değildir” ifadelerine yer verdiler.
Hal böyle iken mart ayı itibarı ile okullarımızda başlayacak yüz yüze eğitimden ve yapılacak sınavlar nedeniyle oluşacak yoğunluktan çekiniyor; yüz yüze eğitimde görev alacak eğitim çalışanlarının ve öğrencilerimizin bulaş riskinin artacağından ve de salgının illerimizde yeni bir boyut kazanacağından endişe duyuyoruz.
Eğitim camiasından, öğrencilerimizden ve velilerden gelen itirazların da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dikkate alınmadığını görüyor; düzgün yönetilemeyen bu sürecin, biz eğitim çalışanları ve öğrencilerimiz başta olmak üzere tüm toplum kesimlerinin sağlığı açısından özellikle illerimizde çok riskli bir süreci ortaya koyabileceğini düşünüyoruz.
Eğitim çalışanlarının aşılanma süreci gecikmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı aşılama takvimini açıklasa da henüz bu on ilde e-nabızda eğitim çalışanlarına aşı randevusunun verilmediği görülmektedir. Aşılama yapıldıktan sonra da bilimsel olarak ilk doz ve ikinci doz arasındaki bekleme süresinin yüz yüze eğitim sürecinin de belirleyicisi olması gerekmektedir. Ayrıca aşılamada sadece öğretmenlerden söz edilmiş; oysa okul idarecisi, yardımcı personeli, memuru öğrencisi ile bir bütündür ve aşılama bütün eğitim çalışanları için programlanmalıdır.
Yerel yöneticileri de çağrıda bulunan Eğitim İş Başkanları, açıklamalarında, “yüz yüze eğitim kararı ve yapılacak yüz yüze sınavlar, okullardaki tüm emekçilerinin aşılanması tamamlana ve gerekli önlemler alınana kadar ertelenmelidir. Ancak bu erteleme yapılırken; okul kantinleri, servisler vb. eğitim emekçilerinin hayatlarını idamesine kolaylık sağlanmalıdır. Eğitimdeki öğrenim kayıplarımız büyük. Bunun farkındayız ama gerekli telafi programları hayata geçirilerek öğrenim kayıpları giderilebilir. Biz eğitim emekçileri olarak çocuklarımızın öğrenme kayıplarını gidermeye hazırız.
Yaşanan olumsuz vaka artışlarına rağmen okulları açmak eğitim emekçilerini ve öğrencileri ve de dolaylı olarak tüm toplum katmanlarını ateşe atmak olacaktır. Bu durumda yaşanabilecek vaka artışlarından, hastalanmalardan ve en kötüsü ölümlerden eğitim emekçileri değil okulları açanlar sorumlu olacaktır. Unutulmamalıdır ki her türlü kayıp telafi edilebilir, can kayıpları hariç” ifadelerine yer verdiler.