Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “casusluk” suçunun kapsamını genişleten ve kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen düzenlemenin geri çekilmesine karar verildi.
Tartışmalı düzenlemenin de içinde yer aldığı Noterlik Yasa Teklifi’nin bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi bekleniyordu. Ancak iktidar partisi, son dakikada düzenlemeyi yasa teklifinden çıkarma kararı aldı.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir sosyal medyadan yaptığı açıklamada teklifin muhalefetin “çalışmaları ve eleştirileri sonucunda” geri çekildiğini söyledi.
Ancak düzenlemeden tamamen vazgeçilmiş değil.
İktidar partisi yetkilileri, bu alanda mutlaka bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu vurgulayarak teklifin yeniden değerlendirileceğini söyledi.
Yirmi üç maddeden oluşan yasa teklifinin, “etki ajanlığı” düzenlemesi olarak nitelendirilen, TCK’nın “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümüne, “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” başlığıyla yeni suç tanımı ekleyen 16’ıncı maddesi tartışma konusuydu.
AKP düzenlemenin “yeni tip casuslukla mücadele” için gerekli olduğunu savunuyordu.
Muhalefet ve basın meslek örgütleri ise düzenlemeyi, “muğlak ifadeler içerdiği için cadı avına dönüşebileceği” endişeyle eleştirdi.
Yasa teklifi ne getiriyor?
Yasa teklifi, TCK’daki “casususluk” suçunu düzenleyen 339’uncu maddeye “devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” başlığı altında yeni bir suç ihdası ekliyor.
Teklif, “casusluk suçu” kapsamı dışında olmak kaydıyla, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası” verilmesini öngörüyor.
Teklif ayrıca, “Fail hakkında hem bu suçtan hem de işlediği ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” ifadesiyle çifte cezalandırmanın da yolunu açıyor.
Suçun, savaş sırasında veya savaşa hazırlıklarını tehlikeye sokması halinde, ceza 8 yıldan 12 yıla kadar artırılabilecek.
Söz konusu suçtan kovuşturma yapılması ise Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlanıyor.
Düzenleme ilk kez Mayıs ayında gündeme gelmişti.
AKP düzenlemeyi 9. Yargı Paketi’ne koymayı planlamış ancak tepkilerin ardından vazgeçmişti.
İlk taslakta “Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar” da suç kapsamına alınıyordu.
Bugün geri çekilen yeni teklifte bu ifade yer almadı.
Ancak teklifte, “devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatları doğrultusunda suç işleyenlerin cezalandırılacağı” hükmü korundu.
İktidar düzenlemeyi neden istiyor?
AKP kurmayları, yeni düzenlemeye gerek duyulmasının nedenini, “TCK’daki casusluk suçunun kapsamının, gelişen teknoloji nedeniyle yetersiz kalması” olarak açıklıyor.
Parti kurmaylarına göre TCK’daki “casusluk” suçu, teknik olarak bilgi ve belge temini üzerinden işlenebilen bir suç tipi. Günümüzde ise casusluk kavramı içinde kalabilecek suçlar farklı tekniklerle işlenebiliyor.
Yasa teklifinin gerekçesinde, düzenlemeye gerek duyulmasının nedeni olarak “casuslukla daha etkin mücadele” hedefi gösteriliyor.
“Belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında casusluk maksadıyla suç işlenmesinin de ayrı bir suç olarak düzenlendiği” vurgulanan gerekçede, “devletin iç ve dış siyasal yararları” ile “güvenliği” kavramı arasında sıkı ilişki bulunduğu vurgulanıyor.
Muhalefet ne diyor?
Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen yasa teklifine “muhalefet şerhi” koydu.
Muhalefet şerhlerindeki ortak noktalar düzenlemenin “çifte cezalandırma” içermesi, ifade özgürlüğüne yeni engeller getirmesi ve “suç kapsamının muğlak olması nedeniyle cadı avına dönüşme potansiyeli” oldu.
Muhalefet şerhlerinde teklifin yol açacağı sakıncalara ilişkin öncelikle şu görüşlere yer verildi:
- “İhdas edilen suçun kovuşturulması için Adalet Bakanı’nın iznine tabii tutulması, söz konusu düzenlemenin siyasi bir amaca yönelik olarak muhaliflerin sesini bastırmak amacıyla kullanılacağını deşifre etmektedir.”
- “AKP iktidarında, parti devletleşmiş, devlet de partileşmiştir. Bunun bir sonucu olarak iktidarın siyasi politikaları devlete mal edilmekte ve iç ve dış siyasal yararlar buna göre belirlenmektedir.”
- “Devletin güvenliği, iç ve dış siyasal yararları, stratejik çıkarları ibareleri muğlak ifadeler olup, somut suç fiillerinin açıklanmaması, suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırıdır. Siyasi ve keyfi kararlara neden olacaktır. Örnek vermek gerekirse, bir şahıs, TCK 299’da tanımlanan “cumhurbaşkanına hakaret” suçunu işlediği taktirde, bu fiilin, ülke yararı aleyhine ve yabancı devlet çıkarları doğrultusunda işlendiğinden bahisle, sadece bir vatandaş da olsa, bir gazeteci de olsa, bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi de olsa, casus damgasıyla damgalanması mümkün hale gelecektir.”
CHP lideri Özgür Özel de 12 Kasım’da Meclis’te yaptığı grup toplantısında, “… etki ajanlığı yasasını geçirmemek için milletvekillerimiz ellerinden ne geliyorsa yapacaklar” dedi.
Basın meslek örgütleri neden karşı çıkıyor?
Basın meslek örgütleri teklifi, basın özgürlüğü için ciddi bir tehdit olarak görüyor.
Türkiye’nin önde gelen basın meslek kuruluşları, 22 Ekim’de yayımladıkları ortak açıklamada, yasa teklifinin “iktidar eleştirisini bastırmak ve gazetecilik faaliyetlerini hukuki belirsizliklerle dolu bir alan içine itmek amacıyla oluşturulduğunu” savunmuştu.
Açıklamada şu ifadeler yer almıştı:
“ ‘Etki ajanlığı’ kavramının ceza kanununa eklenmesi, basın özgürlüğünü ciddi bir tehdit altına sokan bir adım olup, ‘iç ve dış siyasal yararlar aleyhine’, ‘yabancı organizasyon’ ve ‘savaş etkinliği’ ifadelerinin getirdiği muğlaklık, bu düzenlemenin her türlü gazetecilik faaliyeti üzerinde baskı oluşturma potansiyeli taşıdığına işaret etmektedir.
“Bu düzenleme, gazetecilerin mesleklerini icra ederken her an ‘etki ajanı’ olarak damgalanma riski ile karşı karşıya kalacakları bir ortam yaratacaktır.