Özellikle AKP iktidarı döneminde ilimizde iş ve istihdam yaratan kamu ve özel sektöre ait pek çok işletme kapandı ve yerlerine yenileri de açılmayınca Giresun ekonomisi adeta çöktü.
Buna bağlı olarak işsizlik ve göç de arttı. Şükrolsun birkaç KOBİ’miz var.
Belediye ve üniversite dışında 50-100'den fazla işçi çalıştıran kuruluşlarımız artık mazide kaldı.
Çok değil bundan 15 sene önce sadece SEKA, FKB, liman,Köykobir, Petrol Ofisi, Başkan Gıda gibi 10 dolayında kuruluşta en az 7 bine yakın insan maaşlı, sigortalı ve diğer sosyal güvenceleriyle birlikte çalışıyorlardı.
Şimdi onlar ve çocukları işsiz…
Giresun'un işsizliğinin acı gerçeği rakamlara da yansıyor.
İşte İŞ-KUR açıkladı; İlimizde işe girmek için müracaat eden kayıtlı işsiz sayısı 27 bin 255…
Sayı tabi bununla da sınırlı değil. Asıl çoğunluğu kayıtlı olmayanlar oluşturuyor ve dolayısıyla Giresun’un nüfusunun en az yarısından fazlası çalışmıyor.
Buna bir de boğaz tokluğuna hizmet sektörü üzerinden 'taşeron' sistemi ile güya çalışıyor görünenleri de eklersek, durum gerçekten vahim…
Bu tabloyu gördükten sonra siyasi iktidar mensuplarının 'işsizlik sorununu çözdük' veya ‘çözeceğiz’ ifadelerinin 'yalan’ ve aldatma- kandırma söyleminden ibaret olduğu görülüyor.
Onları bu söylemleriyle baş başa bırakmalıyız.
Ve…İldeki önder vizyonu ve misyonu olan kişi ve kuruluşlar, valilik, belediye, diğer yerel yöneticiler, üniversite, TSO, Ticaret Borsası, Esnaf Odaları ve diğer STK'lar, hatta basın; her geçen gün artan işsizlik oranlarını ve buna bağlı olarak gelişen diğer ekonomik-sosyal sorunları düşünerek kaygılanmalı ve sorumluluk üstlenmelidirler.
Bugüne kadar yapıldığı gibi sadece sorunu söylemek ve üzerinden şov yapmak yerine artık çözümler de üretilmelidir.
Acaba neden bir İş ve İstihdam Çalıştayı düzenlenip de bu sorunun en azından konuşulması ve tespitler yapılması sağlanamaz..Halbuki en iyi bildiğimiz şey konuşmak.Yoksa bu özelliğimizi de mi kaybettik?
Elbette kısa sürede Giresunluların zengin, mutlu ve müreffeh bir hayat sürmesi zor.
Ama öncelikle üniversite ve turizm gibi iki ana hedefimiz üzerinden planlama yapmalıyız. Öyle görülüyor ki; sadece bu iki unsurun ekseninde kalkınma ve gelişme mümkündür.
Turizm bir başka yazı konusu…
Ama örneğin sadece bu yıl üniversitemize tanınan 10 bin kontenjanla öğrenci sayımız 30 binlere ulaşacak. Sadece merkexde 14 bin öğrenci yaşayacak.Ancak ne yazı ki bu kent bunun farkında değil.
Başka, abuk sabuk gündemlerle meşgul ediliyoruz.
Neymiş efendim; özel idare çeşmesine su verilmemiş. Hastane yeri rantmış.
Devlet büyüklerinin kalacağı otelimiz yokmuş.
Canikli Erdoğan’nın başvurusunu TBMM’ye götürmüş.
Fen Lisesi açılmış, ada botanik bahçesi olacakmış…Vesaire falan filan, fındık kabuğunu doldurmayan eften püften şeyler…
Ve bunlar üzerinden yürütülen kayıkçı kavgaları.
Cambaza bak’ deyip cebimizden paramızı alıyorlar.
Yahu arkadaşlar diyorum ki; birkaç ay sonra nüfusumuza 30 bin kişi eklenecek. Giderek bir öğrenci kenti oluyoruz. Bunu vizyon projeleriyle güçlendirmeli, kenti yeniden dizayn etmeliyiz.
Bu kadar büyük bir kitlenin barınma, beslenme, ulaşım, ve sosyal-kültürel yaşam alanları ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmet sektörlerini oluşturmak lazım. Yatırımcıları özendiren cazip imkanlar, altyapılar sunulmalı.
Yani para kazanılmayı bekliyor…
Yok kimse tınlamıyor, umurlarında değil.
Valinin gündemi başka, belediye başkanı kayıp…Halkımız hiçbir şey olmamış ve de olmayacak gibi huşu içinde. Umarsız kalabalık hali…
El cepte ıslık çalmaya, tenekeye tekme atmaya devam
Uyarıyorum…Bu günlerimiz gene iyi, asıl yaşayacağımız kötüler geride…İş işten geçmeden hala yapılacak bir şeyler var, yapmalıyız.
Kurtuluşumuz kendi elimizde. İşsizlik ve daha pek çok kötü gerçeği değiştirmek mümkün.
Mehdi veya Godot'yu beklemeyin. Çünkü gelmeyecekler.