Köşe yazıları

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ’NDE NELER OLUYOR?

Giresun Üniversitesi’nde neler oluyor?

Çok şey oluyor. Olmayacak şeyler oluyor. 'Cadı kazanı' kaynıyor. Huzursuzluk ayyuka çıktı. Mutlu olan yok.Herkes gitmek istiyor.

Buna duyarsız kalmak mümkün mü?

Böyle mi olmalı 33 yıllık mesleğimde emek verdiğim büyümesine, gelişmesine çaba harcadığım üniversitemiz?

Böyle mi olmalı canımız, kanımız, gözbebeğimiz kentimizin en önemli ve öncelikli kurumu üniversitemiz.
Tehlike büyük…Böyle giderse üniversite kalmayacak ortada…

Önce Rektör, ajanslara açıklama yapıp dekanları istifa etmiyor, YÖK’ün kararına direniyor gibi gösterdi.
Dekanlar sert bir açıklamayla Rektörün kendilerine tuzak kurduğunu ve üniversitede FETÖ/PDY örgütlenmesi olduğunu, Rektörün, danışman ve yardımcısının ve bazı yöneticilerinin bu örgütlenmeye geçmişten beri çanak tuttuğunu iddia ettiler.

Dekanlar, açıklamalarında "Bilim adamı kisvesi altında üniversitede yuvalanan bu eğitimli terör odaklarına karşı Prof. Dr. Aygün Attar'ın Rektörlüğü döneminde verilen mücadele karşısında "paralel örgütün yayın organları olan Zaman ve Bugün Gazeteleri ile Cihan Haber Ajanslarıyla birlikte hareket ederek üniversite yönetimi aleyhine demeçler verenler, bugün üniversite yönetiminde yer almaktadırlar” dediler. 

Savcılığa suç duyurusunda da bulunmuşlar.

Rektör Cevdet Coşkun’un ‘görevi kötüye kullanmaktan’, ‘iftiradan’ yargılanmalarını istiyorlar.

Bu iddia üzerine devletin yetkili birimleri ne yaparlar acaba, en azından iddiaları araştırırlar mı, bekleyip göreceğiz.  

Ama mutlaka üniversitemizin lekesi temizlenmelidir.

 

Bu gelişme sonrasında ne mi oldu?

 

Güler misin, ağlar mısın!…

Duyduğumda çok şaşırdım.
Giresun Üniversitesi’nin önceki dönem Rektörü, halen aynı üniversitede görev yapan Prof.Dr. Aygün Attar’ı da açığa aldılar.

Gerekçesini öğrenemedik, kendisine tebliğ edilen yazıyı görmedik.

Attar’dan veya O’nu suçlayanlardan da bir açıklama yok.

Sadece şu belli:Bu kararı seçimlerde Attar’ın rakibi olan mevcut Rektörün göreve getirdiği, Attar’ın hakkındaki bilgileri öğrenerek kadro vermediği 15 Temmuz sonrasında oluşturulan komisyonun başkanı karar vermiş.

Öğrendiğim kadarıyla suç, FETÖ’cülük…

Aygün Attar’ın yönetim tarzı, görev dönemindeki uygulamaları, kararları tartışılabilir. Doğruları da var, kendine göre doğru, bazılarına göre yanlışları da var.

Olmalı da…Çünkü üniversite gibi, hele de Giresun’da; karmaşık yapı, ilişki ve çelişkilerin iç içe geçtiği, menfaat guruplarının örgütlendiği, kamuoyu denetiminin, basın ve STK’ların güçsüzlüğü nedeniyle yapılamadığı bir kentte, yeni kurulan bir üniversiteyi kurumsallaştırmak zordur.

Düşman çok olur. En yakındakin bile düşman gibi olur.

Yöneticilerin yanlışlık yapma hakkı da vardır.  
Elbette O’nun dönemindeki bütün her şey, hukuk düzeni içinde devletin görevlilerince incelenmeli, soruşturmalar da açılmalıdır.

Ama FETÖ’cülük suçlaması ağır, O’na da yakışmadı bence.

Suçlayanların elinde somut delil olduğunu da sanmıyorum ama, varsa yollasınlar da yazalım. Kamuoyu bilsin.

Ama bildiğim şu: Attar, görevi sırasında bütün yasadışı örgütlere olduğu gibi FETÖ’ye ve bu örgütün dergahlarına post sermiş akademisyen kılığına girmiş hainlere savaş açtı, onların üniversitede yapılanmasına izin vermedi.

Bu yüzden Zaman gurubu yazarları, Önder Aytaç gibi isimlerin hedefi oldu, “Ergenekoncu, ulusalcı, Talat Paşa komitesi üyesi “diye Zekeriya Öz’e tutuklayın çağrısı yapıldı.Milliyetçi, ulusalcı bir ortam yaratmakla bile suçlandı

Attar’a Giresun’a geldiğinden bu yana bir merkezden, her türlü yöntemi kullanarak adeta savaş açtılar.  

2010 yılında, rakibi; polis akademisi hocası kendi değimiyle ‘hoca efendinin icazetiyle’ önce YÖK tarafından Rektör vekili ardından da aday oldu, Attar’ın önce aday olmasını, sonra 2 yıl atanmasını engellediler. Yargı kararıyla süreç tamamlandı Rektör oldu.

Kampanya sürdü.Yürütenler içinde, dekanlar da belirtiyor; mevcut Rektör Cevdet Coşkun ve ekibi, bağlı oldukları dernekler de yer aldı.  Zaman Gazetesi Coşkun'un Attar hakkındaki açıklamasını köşe yazısı boyut ve büyüklüğünde iri puntolarla değerlendirerek kullanmıştı.   .

 

Bana kalırsa bu suçlamanın kaynağı geçmişte aranmalı, tartışmalı, şaibeli bir durum var ortada.

Bir kere halef selefini ve ekibini üniversitede istemiyor. Ee, suç üretmek de, yaratmak da kolay. Öyle bir süreçten geçiyoruz.

Galiba yönetim, mevcut durumu lehine çevirmek istiyor…
 

Ama olmaz, olamaz böyle bir şey!

Bu iş bu kadar kolay mı?

Devlet kendisine yönelen bir silahlı tehdide karşı mücadeleyi bu kadar ucuzlatır mı? Hayatı başarılarla dolu bir akademisyenin, ilimize, ülkemize hizmet etmiş bir akademisyenin hayatı bu kadar kolay karartılır mı?

Bu iktidar tarafından kurulan, ama şimdi yanlışlığı görülen FETÖ’cü hukuk düzeninin, Ergenekon, Balyoz, Şike ve daha pek çok davalarda binlerce önemli kişinin delilendirilmeden yaratılan suçlar nedeniyle işlerinden, makam ve mevkilerinden, itibarlarından edilerek mağdur bir kitle yaratılması,acılar yetmedi mi?  

Hainler dururken masumlara mı bedel ödetilecek?

Sonuç olarak Türkiye’de asla FETÖ’cü ilan edilmemesi gereken kişilerden birisi de Attar’dır.
Nedenine gelince; Giresun Üniversitesi’nde 1500'ü aşkın akademik ve idari personel var. 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve sonrasında hakkında en az FETO soruşturması yürütülen akademisyen GRÜ’dedir. ,(sadece 6 kişi, onların da çoğu akademisyen değil galiba). Yani Attar aslında üniversitemizi FETO’ya karşı korumuştur.

Dolayısıyla sadece delilsiz, mesnetsiz, çamur at izi kalsın mantığı ile hiç hak etmediği muameleye maruz kalan Attar’ı değil, aslında O’nu suçlayanların da geçmişini ve şimdiki uygulamalarını araştırmak daha doğru değil midir?

YÖK ve ilgili diğer kurumlar,kendi kayıtlarına baksın, olmadı Google baksın; Attar’la ilgili ne görecekler, ona karşı olanlarla ilgili ne görecekler.

 

Attar, sayılmayacak kadar çok özelliklere sahip dünyaca ünlü bir akademisyen; başarılı bir tarihçi, siyaset bilimci.

Atatürkçü, milliyetçi, hayatını Türk dünyasına adamış bir isim.

Sözde ‘Ermeni Soykırımı’ iddialarına yönelik karşı kampanyaların en önünde o vardı.

Ülkemiz yurttaşı olarak, doğup büyüdüğü Azerbaycan’la olan ekonomik-siyasal, sosyal, kültürel ilişkilerin gelişmesine katkıda bulundu.

Rektörlüğü döneminde aralarında Oxsford’un da bulunduğu pek çok ulusal, uluslar arası saygın kuruluşun takdirine mazhar oldu, ödüler, plaketler aldı.

Yılın Rektörü seçildi.

En son  geçtiğimiz ay kendisine Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in onayıyla Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Devlet Üstün Hizmet Madalyası ve beraatı verildi.  
 Kurulduğunda 3 fakülte, 3 meslek yüksek okulu ve 1 yüksek okul, 6 bin öğrencisi bulunan Giresun Üniversitesi’nin ilk kadrolu Profesörü olan Aygün Attar’ın yöneticiliği ve 4 yıllık Rektörlük görev döneminde, üniversitede; 13 fakülte, 11 meslek yüksek okulu, 17 araştırma merkezi kuruldu.  Öğrenci sayısı 30 binlere, akademik kadro üç katına çıktı. Toplam çalışan sayısı 1500 oldu.

Kendisiyle birlikte kurulan 14 üniversite içinde %200 büyüme  oranı itibarıyla ilk sırada yer aldı.

Giresun Üniversitesi’nin 2012 yılında 60 milyon olan bütçesini her yıl %20’lik artışlarla 2016 yılında 132 milyon liraya çıkardı. Üniversite kentin en büyük bütçeli kurumu oldu. Bu para bu kente girdi.

KTÜ’den ayrıldıktan hiç yeni fiziki yapısı olmayan üniversiteye, 1 yıl içinde TOKİ marifetiyle 55 bin metrekarelik alana 8 bin öğrencinin öğrenim göreceği fakülte ve yüksek okul binaları kazandırmasını, Tıp Fakültesi’ni  açmasını ve diğerlerini saymıyorum.

Ama bu kadar başarı sonrasında onu bundan sonraki hayatına,zaten gideceği Giresun’dan bu şekilde uğurlamamalıydık.
 

Aygün Attar’ı bırakın açığa almayı, soruşturma açmayı bence O’nun FETÖ’yle, FETÖ’nün üniversitedeki yapılanma çalışmalarıyla  mücadelesi örnek alınmalı, hatta takdir edilmelidir.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir