Denizimiz, kumsalımız, milyarlarca yılda oluşan koylarımız doldurulup yok edildi, üzerinden yol geçti. Kentle deniz arasına sur ördüler.
Müteahhitler, taşeronlar denizi karaya, karayı paraya çevirdiler. Yan payları havuza atıldı. Avantasını alan siyasetçi cukkasını doldurdu, sustu.
Belediye başkanları müteahhide 'cami, yol, park-bahçe hangi hizmeti yaptırırım, nereden rant yaratırım' diye düşündü.
Bağış, yardım, sponsorluk…
5 yıldızlı otellerde yapılan pazarlıklar…
Hep birlikte el birliği ile geleceğimizi sattılar.
Sustuk…
Valilik, belediye, il genel meclisi,TSO, mimarlar, inşaatçılar odaları, adları STK olanlar, adı çevreci olanlar ve gazeteci esnafı ve bu kentin halkı sessizce baktı. Bu kentin yaşam hakkına yönelik bu saldırıya karşı da bir tavrı olmadı.
Durumu kabullendik.
Sustuk…
Milletvekillerinin ne kadar milletin vekili olduğunu ve olmadığını da anladık.
Sustular…
Ayrı yol yapmak yerine şehiriçi geçişinden bile çalarak yer yer 7 metre,11 metreye düşürdüler. Toplama, yan yol, kavşak, şehre giriş çıkış bırakmadılar.
Yaptıkları yoldan ceset topladık. Trafik kazaları daha da arttı. Canlar gitti, ocaklar söndü.
Sustuk, sustular…
13 yıl geçti.
Şimdi herkes 'üst geçit' karşıtı ve çevre eylemcisi maşallah!..
Karşıyız, 'istemezükçüler' devrede…
İlgili ilgisiz kişi ve kuruluşlar açıklamalarla gündem yaratmaya çalışıyor.
Ne güzel böyle duyarlılıkların artması, ortak bir noktada buluşmak.
Ama beyhude, heyhat, nafile…
İş işten geçti.
El adama sorar, ben adama sorarım; şimdiye kadar neredeydiniz.
Hadi yoldan geçtik, yol geçti çünkü. Ama küçük bir şey olsa neyse koca 'geçit' bu.
Neden görülmedi ki; kazıkları çakılırken montajlanıp dikildikten tamamlanıp bittikten sonra mı görüldü!..
Hadi kimse görmedi Giresun Vali'sinin konağının hemen önü, sabah kalktığında bakıp göreceği bir yerde. O da mı görmedi?..
'Üst geçit' diye getirip bir tane de oraya koydular.
Halbuki o da ötekiler gibi ne üst, ne de geçit. Yolun üstünde olduğu için üst..
Geçit de değil. Üzerinden karşıya geçmek için uzun, upuzun bir mesafe kat etmek gerekiyor. Köprü…Sırat köprüsü mübarek…Güya engelliler içinmiş. Ama bırakın engelliyi engeli olmayanı bile engelli edecek uzunlukta.
Engelliye saygısızlıktır bunun meali.
Türkiye'de başka örneği yok.
Bunlar ikinci dünya savaşında Almanlar tarafından keşfedilen istihkam köprüleri. Estetik, biçim,tasarım yok, proje yok
Bana bir tane yaya kaldırımının ortasına oturtulan, merdivenleri yola inen bir tane göstersinler,yok…
Kim çizdi bunun projesini?.. Bilen varsa söylesin. Mimarlar Odası başkanını göreve davet ediyorum. Bu köprülerin projesini çizen mimari bulsun ve derhal bu katliama cevaz verdiği için belgesini iptal etsin, biz de teşhir edelim.
Acaba üyeleri m?..
Köprüler ayrıca görüntü pisliği yaratıyor. Tarihi siluetleri (Gogara Kilisesi) kapatıyor.
Kısca bu kente hiç bir yararı yok. Yeşilgiresun'un adını değiştirdi. Sadece tonlarca ağırlığında demiri devlete satan zeki- kurnaz müteahhide yararı var.
Kimseye suç bulmuyorum. Bu köprü de bize müstahaktır.Bizi buna layık gördüler. Yaptıkları yola uygun bir köprü.
AKP'nin Giresun'a attığı kazık bu sefer demirden oldu. Getirip ta kentin kalbine sapladılar. Çıkaracak yiğit de yok.
Not: Soma'da ihmal cinayetine kurban giden şehit maden emekçilerine rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Onların alınlarının karası yıkanarak aklaşıyor, öyle toprağa veriliyorlar. Ama onların ölümlerine neden olanların alınlarındaki kara hiç çıkmayacak. Fıtratlarına lanet olsun.
Şehitlerin ruhları şadolsun…