Düşündükleri ağır gelince de yoruluyor insan. Uyanmak bile istemiyor. Gün aydın olmuyor çünkü!
Covit-19 başlı başına savaştığımız, bir bela iken, hayatlarımız ağır risk altında iken, sevdiklerimize bile sarılamaz iken başka pek çok üzücü gelişmeler yaşanıyor.
Savaş gibi, yoksulluk gibi, kadın cinayetleri gibi, adaletsizlik, hukuksuzluk gibi!
Uzaktan eğitimde internete ulaşmak için çatıya çıktığında düşerek ölen çocuğun acı hikayesi mesela! Tabletinin kapağını dahi henüz açmamışken!
Ülkenin önde gelen hastanelerinde görev yapan bir hekimin evli erkeklere seslenek; “sevdiyseniz, boşanmayın ikinci eşi de alın” demesi mesela! Erkekler için çok eşliliği savunan, medeni kanunu hedef alan bu tarikatçı hekim, başhekim yardımcısı olmuş bir de!
Covit-19 konusunda da kafalar karışık. “Hayat Eve Sığar, Evde Kal” sloganları yürürlükte iken halen, evden çıkıp kalabalıklar oluşturanlar var mesela!
Açık hava etkinliklerine izin verilmezken, siyasi parti kongreleri yapılıyor salonlarda. Virüsün pek çok özelliği kanıtlanırken, bir de düşünüyorum; “politik” özelliği de mi var acaba!
Okullar açılıyor; Velilerin, öğretmen ve öğrencilerin eli yüreğinde mesela! Okulların fiziki yapısı pandemiye ne kadar uygun?
SERAP’IN UMUDUNU ÇAĞALTALIM…
Bu arada; Giresun’un ilçelerini vuran sel felaketinin yıkımı büyük oldu. Önüne engel olan taş duvarlardan akmaya yol bulamayan sular; sadece mekanları değil, insanları da sürükleyip götürdü. Halen dört vatandaş kayıp, 45 gündür aileler perişan!
Kayıplardan biri de meslektaşım sevgili Serap’ın eşi Umut.
Hani denir ya; “Ölenle ölünmüyor” Herşeye rağmen hayat devam ediyor elbett. Hayat zor, kadınlar için daha zor, çocuklarını bir başına bakmak büyütmek zorunda kalan kadınlar için çok daha zor. Tecrübemdir!
Yeri gelmişken Giresun Valisi ve Giresun Belediye Başkanı’na seslenmek istiyorum; Serap arkadaşımıza bir iş imkanı sağlansın. İki çocuğu ile hayata tutunması, umudunun çoğalması için buna gereksinim var.
Dünyayı barışın, insanları sevginin içinde düşleyerek..