Bu bir Türkiye fotoğrafıdır aslında.
Görevi başında verdiği karar beğenilmediği için yumruklanan, yerlerde sürüklenen, tekmelenen, ağzı burnu kırılan bir kamu görevlisi….Hakem olan birisi toplumun gözü önünde adeta linç edildi.
Şiddet, öfke,kin, vahşet ve nefretin akılla, vicdanla, tahammül, hoşgörü ve iletişimle nasıl yer değiştirdiğini, artık bir kültür hâline geldiğini bir kez daha gördük.
Bundan sonra ne olacak; hakem tedavi edilecek, mahkeme korkudan saldırganları serbest bırakacak. Olayın bu duruma gelmesinden sorumlu paydaşları emniyet, TFF başkanı vesaire zevat görevine devam edecek.
Mevzu yumruk değil…
Çok öteler de var ama yakın tarihimizde, Çorum’da, Maraş’ta, Madımak’ta insanlar yakıldı, yazarlar, çizerler, gazeteciler, aydınlar, bilim insanları sokak ortalarında kafalarından vuruldu, bombalarla havaya uçuruldu. Terörden 40 bini aşkın insanımızı kaybettik. Kadın, çocuk cinayetleri artan bir oranda sürüyor. Demokratik hakkını kullananlar da yerlerde sürüklendi. Gazeteciler için Türkiye bir cezaevi. İnsan insana, devlet insana şiddet uyguluyor. İnsanlık sicilimiz çok bozuk. O yumruk da bizi kendimize getirmeyecek. İtiraz etmeyeceğiz. Bizi yurttaş-toplum eden Anadolunun zengin mozaiğinden beslenen özelliklerimiz yitirmeye devam edeceğiz.
Bir cahiliye döneminden geçiyoruz çünkü. Açın bakın TV’leri, o rezalet programları. Siyasetçilerin tükürür gibi konuşmalarını. Sokakları caddeleri birbirlerini dövmeye, hatta öldürmeye hazır insanları görün…
Siyasal güçle, medyayla, sermayeyle, karanlık güçler ittifakıyla oluşturulmuş, okumayan, düşünmeyen, sadece algılayan yeni bir insan tipi yaratan bu dönemin düzeni kurumsallaştı. Bu düzeni bitirecek olan yegane şey demokrasi ve O’nun kültürünü benimsemektir.
Demokrasiden uzaklaştıkça her türlü ‘musibeti’ yaşıyoruz. Yaşayacağız da…