Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden başbakanlığı dönemine dek uzun yıllar danışmanlığını yapan Giresun Görele doğumlu Hüseyin Besli, Akşam gazetesindeki köşesinde Ak Parti’yle ilgili tespitlerin yer aldığı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Besli, “Nasıl oluyor da…” başlıklı yazısında AKP’ye de eleştirilerde bulundu.
Hüseyin Besli şunları kaydetti:
Nasıl oluyor gerçekten anlamıyorum.
1
Nasıl oluyor da;
Türkiye televizyonlarında oynayan dizilerin kahir ekseriyetinde mutlaka bir aldatma/aldanma, mutlaka bir sapıklık/sapkınlık yer alıyor anlamıyorum.
Bu işler salt daha fazla ‘reyting’ alabilmek için mi yapılıyor, yoksa daha derinlerde böyle olmasını isteyen bir irade mi var?
2
Nasıl oluyor da;
Türkiye toplumunun satıl alma duygusunu gıcıklamak/yönlendirmek için yapılan reklam filmlerinde rol alan aktörlerin/aktrislerin tamamı sarışın ve neredeyse tamamı yeşil gözlü.
Bu filmlerin sıradan ‘yurdum insanı’na ulaşmak gibi bir derdi yok mu, reklam filmi olarak; yoksa, bu filmlerin insanları sarışın olmadıkları için aşağılamak ve/veya sarışınların üstünlüğünü vurgulamak gibi ikincil bir amacı mı var?
3
Nasıl oluyor da;
Toplumun asıl unsurlarından olmalarına rağmen, sorulduğunda muhtemelen batıcılığa, moderniteye karşı olduklarını söyleyecek olan muhafazakarlar/mütedeyyinler/milliyetçiler/İslamcılar/dindarlar hâlâ seküler batıcılara kendilerini beğendirmek/onaylatmak için uğraşıyorlar.
4
Nasıl oluyor da;
Çoğunluğu dindarların ve millicilerin kurduğu, kendilerine isim olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’ni tanım olarak da Muhafazakar Demokratlığı alan Ak Parti’de bugün halka tepeden bakan, baskıcı, kibirli, yabancılaşmış (jakoben) kimi siyasetçiler mevki ve makam bulabiliyorlar.
5
Nasıl oluyor da;
Yine Ak Parti iktidarında devlet adına iş gören bazı bürokratlar yaptıkları iş karşılığında muhataplarıyla aldım-verdim ilişkisine (madde içi not: Meselenin bizzat vukuundan çok, böyle bir algının toplumda makes bulması önemli) girmekte beis görmeyerek icrai faaliyet edebilmektedir.
(4. ve 5. madde de anlatılan olguların meydana gelmesinde kuşkusuz Türkiye şartlarında bir iktidar için uzun sayılacak zamanın etkisi vardır, yani sosyoloji kendi kuralları doğrultusunda işlemiştir. Ama bugün karşılaşılan kimi tablolar sadece bu şekilde izah edilemeyecek kadar ciddidir.
Ancak; bütün bu olup bitenler, benim, hâlâ, her namazdan sonra, adalet ve merhamet üzre Ak Parti’nin ve Ak Parti iktidarının ömrünün uzun olması için dua etmeme mani değil.)
6
Nasıl oluyor da;
Ekrem İmamoğlu kalitesinde (kalitesiz) bir adam, Roma’nın başkenti (Konstantiniyye), mübarek Osmanlı’nın Saadet Kapısı (Dersaadet), Mülkün Ayakları (Payitaht), İslam Dünyasının Merkezi (Darülhilafe) olan; Evliya Çelebi’mize göre dünyanın merkezi bu şehre, İstanbul’a başkan olabiliyor.
Eminim ki bu durum tarihi boyunca İstanbul’un yaşadığı en acı, en yıkıcı zamanlardan bir zamandır. Bu hal İstanbul için bir beladır.
İnşallah fazla yıkıma uğramadan bu belayı da atlatır İstanbul.
7
Nasıl oluyor da;
Söylentilere göre bütün dünyadaki mevcudiyeti bir gram çekmeyen bir virüsün dünyayı esir alması üzerine, hastalıktan korunmak için alınması gereken tedbirler konusunda bu kadar çekingen ve isteksiz davranırken;
Küreselcilerin tek tip insan, tek dil ve tek din oluşturma konusunda türettikleri çıplaklık trendine özellikle genç kadınlarımız olabildiğince istekli bir şekilde katılım sağlıyor.
(Genç erkeklerimiz ‘giyinik çıplak’lar olarak şimdilik, genç kadınlarımızın bir adım gerisinde yürüyorlar, bakanların görebileceği …)