Çocuklara çok kötülükler yapılıyordu.
Bütün kötülüklerin ilk muhatabı onlardı. Hayatın olumsuzluklarını onlar yaşarlardı.
Taciz, dayak, şiddet, işkence, dilencilik, çalıştırma, evlendirme…
Savaşın, göçün mağduruydular.
Erken büyüyüp erken ölüyorlardı bu ülkenin çocukları.
Şairin dediği gibi yollarını bekliyordu ”kuşpalazı, boğmaca, yürek apartı” filan.
Ama bu başka bir şey. Büyük adamlar çocukları öldürürdü
şimdi çocuklara çocukları öldürtüyorlar.
Nereden çıktılar, kim getirdi kim yarattı bunları?
Masallarda bile yoktu böyle kötü adamlar.
Çift başlı yılanlar, ejderhalar, ağzından ateş çıkaran boynuzlu olanlar filanlar vardı.
Böyle öldürmüyorlardı.
Masalların kötüleri iyiymiş, gerçeğin kötülerinden
Bir çocuğun üzerine bomba sarıp, gelinine kına yakıp halay çeken halkın düğününe saldırtıp, aralarında 3 aylıktan 16 yaşına kadar 29 çocuğun bulunduğu 54 masum, sivil yurttaşımızı öldürtecek kadar kötü olamaz hiçbir kötü.
7 yaşındaki Hüsam, 9 yaşındaki Büşra, 10 yaşındaki Nergis, Şükran, İbrahim, Emine ve diğerleri…
Bu kadar çocuğun ölmesi tesadüf değil.
Canlı bomba çocuk, gayriihtiyari önce akranlarının yanına gitmiş belli ki.
Belki de oynadı onlarla. Öyle demiştir o ‘adamlar’ daha çok çocuk ölsün diye.
Oyun oynayan çocukların oyununu o çocuğa bozdurdular.
Ki acı daha çok olsun, toplumun algı,akıl, duygu ve düşüncesi travmaya maruz kalsın.
Terör ve terörizmden başka bir şey bu.
Çocuklardan şüphe ve korku duymamızı sağlayan bir tehditle karşı karşıyayız.
Çocukları kurtarmalıyız bu canilerden.