GiresunManşet Üstü

KATİLLERİ BİLİYORUZ

Can Erzincan dünyanın en büyük maden facialarından birini yaşadı…Siyanür, sülfürik, asit ve doğaya insana zararlı 38 çeşit ağır metalin bulunduğu dağ kütlesi çöktü. Milyon tonlarca toprak su gibi aktı. Siyanürün ve diğer zararlı madenlerin Fırat nehrine dolayısıyla GAP bölgesine, Mezopotamya havzasına bütün bölgeye, havaya, suya, toprağa yayılma olasılığı var.

Çernobil gibi büyük bir tehlike ve tehditle karşı karşıyayız.

UYARILARI DİNLEMEDİLER….

Şu anda 9 işçimiz kayıp. İçimiz acıyor.

Bu facia aslında geliyorum dedi. Daha önce de aynı yerde yine benzer felaketler oldu. Siyanür havuzu patladı. Sızıntı oldu. Tüm uyarılara, tepkilere, çevrecilerin mücadelesine, mahkeme kararlarına, bilimsel görüşlere, jeoloji, Metalürji mühendislerinin ‘çökecek’ uyarılarına rağmen ilkel yöntemlerle, vahşi biçimde, yağma ve talan anlayışıyla altın çıkarma işlemi sürdü.

%80’i Kanadalılara %20’si iktidara yakın Çalık gurubuna ait Anagold firmasına ait o madene ayrıcalıklı muamele, her türlü işlem kolaylığı yapıldı. Üstelik ÇED olumlu raporu vererek kapasite iki katına, yani katliam iki katına çıkarıldı. Sonunda olacak olan ve beklenen oldu.

Peki kim bu süreçlerin sorumlusu? Biliyoruz, biliyorsunuz…Tepemizde bizi yönetiyorlar. Mesela o madenin ruhsatının verildiği dönemde bakan olan Murat Kurum ne diyecek? Diyeceği bir şey yok. Çünkü maden yasaları en çok O’nun döneminde değişti. Bu bir hükümet politikası. 15 yılda 185 bin maden ruhsatını bu iktidar vermedi mi?

Kim bu ÇED cinayetinin sorumlusu, imzalar kimin, bu çevre, doğa ve insan katillerini açıklasın; ‘ben değilim’ desin. İşçilerin altında kaldığı 10 milyon metreküp siyanür dağı oluşturulurken devlet neredeydi.

Emperyalizm ve yerli işbirlikçileri, iktidar yandaşları ve paydaşlarıyla vatanımızın dağını, taşını, sularını, yaylalarını, meralarını talan ediyorlar, yağmalıyorlar. İştahları çok. Doymak bilmiyorlar. Çok uluslu şirketler kendi memleketlerinde yapamadıklarını yapıyor. Her yer HES dolu. Derelerin özgürce akmasını engelliyorlar, floryalar bozuldu, denizde balık kalmadı. Ormanlar, zeytin ağaçları katlediliyor. 20 yerde siyanür kullanarak altın madeninde ayrıştırma yapıyorlar. Türkiye’yi siyanürle zehirliyorlar. Altını alıp bize posasını ve ölümü bırakıyorlar. Bugün Erzincan, yarın Şebinkarahisar, Fatsa…Giresun da tehdit altında. Tirebolu’da, Yavuzkemal, Kulakkaya Bektaş yaylasında da altın arama ruhsatları var. Ses yükselten var mı?

Sadece Türkiye halkı bunu görmüyor, anlamıyor, itiraz etmiyor ve hesabını sormuyor. Yine ölen öldüğü ile kalacak, örnekleri çok, hep öyle olmadı mı? Katiller aramızda dolaşmaya yeni cinayetler işlemeye devam edecek.

Yazık, çok yazık.

Sıradaki felâket ne, bekliyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir