Üniversiteler siyasetin arka bahçesi, örgütlendiği alan değildir.
Bütün üniversiteler; bilimsel eğitim-öğretim yapan özerk ve özgür bir yapıda ve kurumsal kimlikleriyle var olurlarsa, ülkemizin gelişimine katkıda bulunabilirler.
Evrenselleşebilirler…
Bu nedenle öncelikle 12 Eylül cuntasının ürünü, üniversiteleri baskılayan, cendere altına alan YÖK derhal kapatılmalıdır.
Rektörü ve yönetim organlarını siyasetçiler, kişi veya kişiler, kurumlar değil, demokratik seçim yöntemiyle akademisyenler, çalışanlar ve öğrenciler oy vererek belirlemelidirler.
Pek çok, 20’ye yakın üniversitede (Giresun Üniversitesi de dahil) çok önceden beri yapılan liyakatsız, sırf Ak Partili diye kişilerin Rektör atanması uygulamasının son olarak Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilmesi, akademisyen, çalışanlar ve öğrencilerin haklı tepkilerine neden olmuştur.
Ortalık bu yüzden karışmıştır.
Öğrencilerin dayak yemesi, yerlerde sürüklenmesi, orantısız güç kullanımı, biber gazı sıkılması hiç de hoş olmamıştır.
Ama en kötüsü ve düşündürücü olanı üniversitenin kapısına kelepçe takılmasıdır.
Üniversitelerimizin karışması, huzur ortamının bozulması kimseye yarar getirmez. İnatlaşmadan vaz geçilerek bir uzlaşı sağlanması dileğimizdir.