Asteğmen Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay, daha 24 yaşındaydı, evliydi…
1,5 yaşındaki evladını ve eşini ardında bırakarak gittiği vatan görevi sırasında, 88 yıl önce bugün Menemen’de; gerici, şeriatçı, yobazların Cumhuriyet ve devrimlere karşı isyanı sırasında cami avlusunda vuruldu.
Bu isyanın önderi, yaralı Kubilay’ın başını testereyle keserek dolaştıran kişi Bülent Arınç’ın dedesi Derviş Mehmet’ti. Sarıklarla,cübbelerle, sakallarıyla, kanlı gözleriyle, sözde bayraklarla, tekbir ve zikirlerle yürüdüler.
Bu ‘kalkışma’, ‘irticai eylem’ ne ilkti ne de sondu.
Hainler hep var oldu.Defalarca sahnelendi.
Sadece adlar, yerler, mekanlar, şehirler değişti.
88 yıldır bazen Şeyh Said, bazen Fetullah Gülen, Abdullah Öcalan bazen Türkiye’nin tepe noktalarında, yönetim kademelerinde, TBMM’de, medyada, bakanlıklarda, yargıda, bazen Maraş’ta, Sivas, Ankara, İstanbul, Diyarbakır da oldular.
Tutukladılar, cezaevlerinde çürüttüler, baş kestiler, insan yaktılar, bombalarla parçaladılar bedenleri.
Derviş Mehmet başarılı olamadı ama daha sonraki yıllarda O’nun açtığı yolda ilerleyenler, Kubilayları yok etmeyi başardılar, Atatürk’ün eserlerine saldırdılar, heykellerine dahi tahammül edemediler, Cumhuriyetin kazanımlarını birer birer ortadan kaldırdılar.
Ama olsun!..
Onlar varsa biz de varız ve daha çoğuz. Hala Cumhuriyetimiz ve Türkiye’miz var.
Hainlerle aynı düşünce soyundan gelen, hala varlıklarını sürdüren soysuzlarla Kubilay ruhumuzla, aynı azim ve kararlılıkla mücadelemiz, sürdü, sürüyor ve hep sürecek.
Cemaatlere, şeyhlere, din bezirganlarına, müritlere, şahlara, sultanlara, emperyalistlere, onların yerli işbirlikçisi hainlere bu ülkeyi vermedik, vermeyeceğiz.
Kubilay ve bu vatan, bu cumhuriyet için can veren bütün devrim şehitlerini unutmadık,unutmayacağız, unutturmayacağız…
Ruhları şad olsun.