Doğa galiba cemrelerine alışamadı. Veya bağrından bırakmıyor.
Bu yüzden bahar gelmiyor bu yıl. Sancısını hissettiriyor sadece…
Sık sık arasından geçilmez sisler çöküyor kente. Görünmüyor bir şey. Bazen de gri yağmurlar yapışıyor alnımıza.
Yeşil daha dirilmedi, haykırıp çılgınlaşmadı, eşkıya gibi yürümedi dağlara doğru .
Fındık çotanakları belli belirsiz selamladı. Bebekler …
Aralarında, saçları gözükmeyen gelinlere benzettiğim erik ağaçları bir açtı, bir kapandı. Tam zamanıydı halbuki. Yani şaşırmamışlardı mevsimi. Coşkularını yitirdiler, öylece duruyorlar.
Bana baharı en önce erikler haber verir, hala şarkıları olan yorgun yüreğimden önce.
Bir de sadece bu kente özgü gümüş gagalı martılar.
Anne martı, karşı saçakta iri gözlerle bakıyor; bir süre önce üzerinde göğsünün sıcaklığını bıraktığı, çatladı çatlayacak yumurtalarına .
Ee kolay değil anne olmak !..
Oysa geçen yıl bu zamanlarda üç bebek martım olmuştu aynı damda. Adları bile vardı.
Doğumlarını, mama taşımasını babanın, telaşlı annelerinin koruyuculuklarında attıkları ilk adımlarını, babalarının gururlu bakışlarını, sonra rüzgara kanatlarını alıştırmalarını, küçük yükselişlerini baca boyunca.
Acaba şimdikiler o yavrular mı?…
Kim bilir… Hepsi birbirinin aynı. Beyazları aynı, gözleri, bakışları, sesleri, kanat boyları bir.. Zor ayırmak.
Hepsi de martı, hepsini de bu adla seviyorum.
* * *
Rüzgarla akortlanan balkon kapısı stradivarius kemanının tellerinde akan bir senfoni sanki, çıkartıyor beni dışarı.
İlk gördüğüm şey bana gülümsüyor; içini dolduruyor bir çiğ damlası, bir menekşenin kenarına tutunmuş.
Göğsü kızıl kuşu ötücük kesilmiş dalda…
Baharın arifesindeyiz ya…
Tepeden tırnağa duyguyum bugünlerde.
Ölenler, uzaktaki dostlar özleniyor.
Canım, canımın içi, içimin canı, sıkılıyor…
Bu yüzden adımlara döküyorum kendimi. Soluğum bazen ıslık, bazen türkü, bazen de isim oluyor, sessizliğimden kaldırım taşlarına akan.
Teksir kâğıtlarında anımsanmayı bekleyen şiirleri olan bir şairlik var ya serde, ondan galiba bu hallerim.
Bir de olanlara takıyorum. Ülkemin, ulusumun en zor günleri. Nereden nereye geldik, nereye gidiyoruz.
Parçalanıyoruz…
Ama bu günler de geçecek, geçecek de sineyi delip de geçecek. Bu millet ne badireler atlattı.
Her şeye rağmen merhaba demek güzel.Bir başlangıç sözü. Güç veriyor insana. Yalnız olmadığını hissettiriyor.
Bugünü her şeye merhaba deme günü ilan ediyorum.
Merhaba…